İşçilerin memurların amiri olup olamayacağı konusu, Danıştay, Sayıştay ve Kamu Denetçiliği Kurumu kararları ile netlik kazanmıştır. İşçilerin memurların amiri olarak atanması, hem Anayasa‘ya hem de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‘na aykırıdır. İşte bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli noktalar:
Hukuki Dayanaklar
Anayasa ve 657 Sayılı Kanun: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası‘nın 128. maddesi ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‘nun 4. maddesi, asli ve sürekli kamu hizmetlerinin yalnızca memurlar eliyle yürütüleceğini düzenler.
Kamu Denetçiliği Kurumu Kararı: 2024 tarihli kararında, asli ve sürekli görevlerin memurlar tarafından yerine getirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Vekalet ve Tedviren Görevlendirme
Vekalet Görevlendirme: Bir görevin vekaleten yürütülmesi halinde, görevi üstlenecek kişinin asilde aranan şartları sağlaması gerekmektedir. Özellikle 1 ila 4. dereceli kadrolara vekalet edecek kişilerin, 657 sayılı Kanun‘un 68. maddesindeki şartlara uygun olması zorunludur.
Tedviren Görevlendirme: Vekalet edecek memur bulunamaması durumunda, görevin geçici olarak tedviren yürütülmesi mümkündür. Ancak bu, geçici ve istisnai bir durumdur.
Danıştay ve Sayıştay Kararları
Danıştay Kararları: Danıştay, işçilerin memur kadrolarına vekalet etmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. 1998 tarihli bir kararda, işçilerin memurluk kadrolarında görevlendirilmesinin “görevi kötüye kullanma” suçunu oluşturduğu ifade edilmiştir.
Sayıştay Raporları: Sayıştay‘ın denetim raporlarında, asli ve sürekli kamu hizmetlerinde işçilerin çalıştırılmasının hukuka uygun olmadığı belirtilmiştir.
Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu (2017)
2017 yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’nda, asli ve sürekli kamu hizmetlerinin yerine getirilmesiyle görevli birim yetkililerinin 657 sayılı Kanun’a tabi Devlet memuru olmaları gerektiği açıkça belirtilmiştir. Bu ihtiyacın, ya 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre istihdam edilen devlet memurları arasından ya da 5393 sayılı Kanun’un 49. maddesinin altıncı fıkrası kapsamında diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan memurlar arasından karşılanması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca, memur ve amir arasında hiyerarşik bir kademenin bulunması gerektiği, işçi veya sözleşmeli personelin memur ve amiri arasında bir hiyerarşik kademeye konulmasının mevzuata aykırı olduğu ifade edilmiştir.
İlgili Hastane Birimi Örneği
İlgili hastane biriminde 24 teknik personelin bulunduğu, bunlardan 23’ünün işçi statüsünde olduğu belirtilmiştir. Bu birimlerde, teknisyen unvanlı Devlet memuru ve işçi personelin aynı anda görev yaptığı durumlarda, 657 sayılı Kanun kapsamında görevlendirme yapılması ve birim sorumluluğu görevinin öncelikle Devlet Memuru unvanlı personele verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerinin yerine getirilmesiyle görevli birim yetkililerinin 657 sayılı Kanun’a tabi Devlet memuru olmaları gerektiği, vekalet edecek kişilerin asilde aranan şartlara sahip olmaları gerektiği belirtilmiştir. Asilde aranan şartlara sahip vekil memur bulunamadığı takdirde, hizmetin aksamadan yürütülmesi bakımından boş bulunan bir görevin öncelikle varsa yardımcıları, yoksa asilde aranan şartlara en yakın personel tarafından tedviren yürütülmesi gerektiği ifade edilmiştir. İşçi statüsünde olan personelin memur kadrolarına vekalet etmesi mümkün olmadığından, bu kapsamda görevlendirilen personelin 657 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Sonuç
İşçilerin memurların amiri olarak atanması, hukuki ve cezai sorumluluklar doğurabilir. Bu tür görevlendirmeler, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesini olumsuz etkileyebilir. Kamu hizmetlerinin yürütülmesinde kariyer ve liyakat ilkelerine dikkat edilmesi gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında, işçilerin memurların amiri yapılamayacağı ve bu tür uygulamaların hukuka aykırı olduğu açıktır.
– saglikhaberi.net