1. Haberler
  2. Genel
  3. Prof. Dr. Kavak: Büyük depremlerin stres dağılımı yeni depremlere neden oluyor

Prof. Dr. Kavak: Büyük depremlerin stres dağılımı yeni depremlere neden oluyor

featured
0

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eraydın AYTEKİN-Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS, – SİVAS Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Genel Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaan Şevki Kavak, Sivas ve civarında son dönemde yaşanan depremlerin bölgede büyük depremler sonrası oluşan stres dağılımından kaynaklı olabileceğini belirterek, “Nedeni 6 Şubat’ta 7 büyüklüğündeki iki büyük depremin yaklaşık 12 saat arayla art arda gelmesi ve bölgedeki stres dağılımını diğer faylar üzerine doğru aktarması” dedi.

SCÜ Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Genel Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaan Şevki Kavak, Sivas merkez ve Gürün ilçesinde 2 gün arayla meydana gelen 4 ve 4.7 büyüklüğündeki depremlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş depremlerinin ardından bölgede bir yoğunlaşma yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Kavak, “Özellikle ağustos ayından itibaren başlayan bir deprem yoğunlaşması görüyoruz. 12 Ağustos’taki depremin olduğu bölgede yine iki ayrı deprem dikkatimizi çekiyor ve mekanizmaları da işin doğrusu birbirine benzer. Gürün civarındaki depremlerden sonra, 6 Şubat depremleriyle birlikte ve sonrasında bir stres aktarımıyla özellikle Yuvalı ve Eski Hamal köyleri civarında yoğunlaşan bir hareketlenme dikkatimizi çekmişti. Son olarak 4.7 ve 4.1 büyüklüğündeki depremlerin ilki 10 kilometre derinlikte ikincisi 22 kilometre derinlikte. Bunlar birbirine benzer deprem mekanizmaları sunuyor. Özellikle bölgede etkin olan Deliller ve Tecer gibi fay zonlarının aksine normal bileşeni fazla olan bir depremi burada gördük. Deprem mekanizma çözümleri bize daha çok normal bir fayı veriyor. Ve yüzeyde kırığı olmayan doğal bir fay. Neden? Çünkü 4.7’den ziyade en az 5.5 büyüklüğünde depremlerin yüzeyde kırık oluşturabilme şansı daha fazla. Bu yüzden dolayı yüzeye çıkmamış. Bölgede bazı faylar olduğunu söylemek durumundayız. Elimizdeki kısıtlı verilerle bundan sonraki dağılımlara da bakmak durumundayız. Haritalarda bu bölgede yüzeyde herhangi bir fay görünmüyor. En yakın fay 10 2 kilometre güneydeki Tecer, fakat onların mekanizması bundan farklı. Burası Sivas kent merkezine yakın” dedi.

‘DEPREM BÖLGESİNDE TUZ OLUŞUMU YOĞUN’

Son yaşanan 4.7’lik depremin Sivas kent merkezinde özellikle yumuşak bir yapıya sahip Kızılırmak kenarındaki bölgelerde fazla hissedildiğini ifade eden Kavak, “Kızılırmak etrafında henüz pekişmemiş çökerler üzerinde binalarımız olduğu için bu depremi biraz daha fazla hissettik. Merkezdeki ve Sivas’ın kuzeyine doğru olan bölgelerine göre daha fazla hissettik. Bu iki deprem, Sivas’ın doğusunda yeni bir kırık oluşturmamış ama bir zon olabileceğine dair küçük veri olarak değerlendirdiğimizi söylemek istiyorum. Bizim o bölgelerde yaptığımız çalışmalarda daha çok bölgede jeolojik anlamda yüzeyde herhangi bir fay olmadığını göstermiştik. Bölgede tuzlar oldukça yaygın. Yani Sivas halkının tuz olarak bildiği, bizim jips olarak adlandırdığımız, kaya türlerinde farklı bir tektonizmanın gerçekleştiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bölgede arazide yapılmış ve hakemli dergilerden geçmiş bilimsel çalışmaları esas alarak bunları söyleyebilme şansına sahibiz. Ayrıca yeni bir veri olarak da bölgede bir normal faylanmanın etki ettiği bir tektonik hareketin gelişmeye başladığını söyleyebileceğimizi düşünüyorum” diye konuştu.

Fayların yeryüzüne ulaşma sürecinin milyonlarca yıl sürebildiğini ifade eden Prof. Dr. Kavak, “Yer kabuğundaki deformasyonlar binlerce, on binlerce, milyonlarca seneye yayılabiliyor. Bunların ortaya çıkması da zaten en az 11 bin yıllık bir süre gerektiriyor. Bunu ortaya koyabilmek için bir kere yer altındaki hareketleri gösterebilecek birtakım jeofiziksel yöntemlerle araştırmaların gerekli olduğunu düşünüyorum. Bunun bize derindeki fayların hangi türde olabileceği ve bunların hangi yerleşim merkezlerini veya yerleşim merkezlerinin dışında nereleri etkileyebileceği hakkında değerli bilgiler sunabileceğini düşünüyorum. Bunun için zamana ihtiyaç var. Yani bölgede daha büyük bir deprem olabilir mi şeklindeki soruya cevap vermek, ancak yapılacak araştırmalarla ortaya çıkabilir. Bunların daha büyük depremler oluşturabileceğine dair henüz bir veri yok” dedi.

‘6 ŞUBAT’IN STRES DAĞILIMI ETKİLİYOR’

Doğu ve İç Anadolu bölgelerinde son dönemde yaşanan sarsıntılara alışılması gerektiğini vurgulayan Kavak, “Aslına bakarsanız burada bir stres dağılımı söz konusu. 6 Şubat depremlerinden sonra özellikle Türkiye’nin doğusunu, Sivas’ı da etkileyen bölgelerdeki deprem tehlikesini gösteren yayınlar söz konusu. Sivas’ta da depremler oluşuyor. Nedeni ise 6 Şubat’ta 7 büyüklüğündeki iki büyük depremin yaklaşık 12 saat arayla art arda gelmesi ve bölgedeki stres dağılımını diğer faylar üzerine doğru aktarması. Yani Sivas ve civarını etkileyen Deliller fayı, Tecer fayı, Gürün’deki Ayvalı, Beyyurdu, Gürün faylarına doğru aktarılan bir stres değişiminin bu bölgede de sismik hareketleri görebileceğimize dair bir durum oluşturabileceğini söylemek lazım. Tabi sadece Sivas’a doğru değil. Malatya Kale civarındaki depremde de biz daha önceki 6 Şubat depremlerinin kuzeydoğuya doğru olan uzantısını görüyoruz. Bu fayların birbirlerini etkilemesiyle ve yüklerin binmesiyle, birbiri üzerine aktarılmasıyla oluşan ve yer kabuğundaki deformasyonu meydana getiren birtakım hareketlere sebep olabileceğini düşünmek durumundayız” ifadelerini kullandı.

DHA özel haberidir.

Prof. Dr. Kavak: Büyük depremlerin stres dağılımı yeni depremlere neden oluyor
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir