Yükleniyor...
Av. Ece Ertuğ Özkara avatarı
Av. Ece Ertuğ Özkara
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Köşe Yazıları
  4. Hemşirenin Tıbbi Uygulamalardan Kaynaklanan Hukuki Sorumluluğu

Hemşirenin Tıbbi Uygulamalardan Kaynaklanan Hukuki Sorumluluğu

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Her Dokunuşumuzda Bir Hayat Var” — Tıbbi Hataların Görünmeyen Yükü

Tıbbi uygulama hataları, sağlık hizmeti sunumunda yer alan tüm meslek gruplarını etkileyen önemli bir sorundur. Ancak hemşireler, hastalarla sürekli ve doğrudan temas hâlinde olmaları, görev kapsamlarının genişliği ve taşıdıkları yüksek düzeydeki sorumluluk nedeniyle bu hatalarla karşılaşma bakımından daha yüksek risk altındadır.

Türkiye’de sağlık alanında artan malpraktis iddiaları, tıbbi uygulama hatalarının hem yaygınlığını hem de taşıdığı ciddiyeti gözler önüne sermektedir. Yıllık ortalama 2000 ila 2500 arasında malpraktis davası açıldığı, bu davaların yaklaşık %7’sinin doğum ve yeni doğan süreçlerine ilişkin olduğu bildirilmektedir. Öte yandan, yapılan çalışmalar, hemşirelerin yaklaşık %32’sinin meslek yaşamları boyunca en az bir kez tıbbi hataya karıştığını ifade ettiğini ortaya koymaktadır. Bu veriler, hemşirelerin sağlık hizmetlerindeki rol ve sorumluluklarının hukuki açıdan incelenmesini gerekli kılmaktadır.

Hemşirelerin çalışma ortamlarında karşılaştıkları yoğun iş yükü, düzensiz çalışma saatleri, yorgunluk ve uykusuzluk, tıbbi uygulama hatası riskini artıran başlıca etkenler arasında yer almaktadır. Yapılan araştırmalar; aşırı iş yükü, personel yetersizliği, yüksek düzeyde stres ve uzun çalışma sürelerinin, hemşirelerde motivasyon kaybına ve uygulama hatalarına yol açtığını ortaya koymaktadır. Bu etkenler, hemşirelerin dikkat ve odaklanma düzeylerini olumsuz etkileyerek, tıbbi hataların meydana gelmesine zemin hazırlamaktadır. Hemşirelerin güvenli ve etkili sağlık hizmeti sunabilmeleri için söz konusu çalışma koşullarının iyileştirilmesi büyük önem taşımaktadır.

2019–2023 Yılları Arasında Türkiye’de Hemşirelik Alanında Tıbbi Hata Oranlarındaki Değişim

Yıl                 Oran (%)
2019                       28
2020                       30
2021                       32
2022                       30
2023                      33

Literatürde, hasta güvenliğini riske atan hemşirelik hataları arasında ilaç uygulama hataları, hastane kaynaklı enfeksiyonlar, düşme vakaları, yetersiz iletişim ve yanlış tıbbi cihaz kullanımı öncelikli olarak yer almaktadır.

Araştırmalar, tıbbi hataların %10’unun hemşire kaynaklı olduğunu ve bu hatalar sonucunda hastaların yaklaşık yarısının hayatını kaybettiğini, %31,4’ünün ise kalıcı sakatlıklarla karşılaştığını göstermektedir.

Hemşirelere yönelik tıbbi hata şikayetlerinin çoğunlukla yetersiz iletişim, eksik kayıt tutma, hasta haklarının savunulmaması, bakım kalitesinin standartların altında olması ve yetersiz değerlendirme ile izlemden kaynaklandığını göstermektedir. Ayrıca, yasal süreçlerde bu şikayetlerin temelinde genellikle ihmal unsurunun bulunduğu belirtilmektedir.

Hemşirelik Hatalarına Bağlı İhtilaflar

Hata Türü Oran (%)
Tedavi Gecikmesi 27%
Yanlış İlaç 20%
Düşmeler 10%
Diğer 5%

Hemşirelikte en yüksek hata riski ilaç uygulamalarında görülmektedir. Hasta güvenliğini artırmak ve tıbbi hataları önlemek için, riskli uygulama alanlarının belirlenmesi önemlidir. Bu süreçte, disiplin veya yasal yaptırım korkusu olmaksızın, meslek etiğine uygun bir tutum benimsenmeli ve gerçekleşen ya da olası hatalar şeffaf şekilde rapor edilmelidir.

BİRİNCİ BÖLÜM :HEMŞİRENİN HUKUKİ SORUMLULUĞUNUN KAYNAKLARI

Hemşirenin hukuki sorumluluğu, sadece sözleşmeye dayalı yükümlülüklerin ihlaliyle sınırlı kalmayıp, haksız fiil, vekâletsiz iş görme ve sözleşme öncesi hatalı davranışlar (culpa in contrahendo) gibi farklı hukuki temellere dayanabilir. Ayrıca, hemşirenin dürüstlük kuralına aykırı hareket etmesi veya koruma yükümlülüğünü ihmal etmesi durumlarında da sorumluluk söz konusu olur.

1.Haksız Fiilden Kaynaklanan Sorumluluk

Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesine göre, kusurlu ve hukuka aykırı fiil sonucu zarar veren kişi, zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Hemşireler, mesleki görevleri kapsamında yetki ve sorumlulukları dahilinde verdikleri zararlardan bireysel olarak sorumlu tutulabilirler. Ayrıca, bazı durumlarda hekimle birlikte müteselsil sorumlulukları da doğabilir.

Tıbbi müdahaleler, kişilik hakları, vücut bütünlüğü ve yaşam hakkı gibi temel haklara doğrudan etki ettiğinden, ancak belirli yasal ve etik koşullar sağlandığında hukuka uygun sayılır.

Sağlık hizmetlerinde temel etik ilkelerden biri olan “özerkliğe saygı” gereği, sağlık çalışanları hastayla yalnızca bilgi paylaşmakla kalmayıp, onun görüşlerini dinleyip anlamalı ve saygı göstermelidir. Bu yaklaşım, hastanın tıbbi müdahale hakkında açık, anlaşılır ve yeterli şekilde bilgilendirilmesini ve onam verme iradesinin mutlaka göz önünde bulundurulmasını gerektirir.

Yargıtay kararlarında sıkça vurgulanan ‘tıbbi hata’ kavramı, sağlık çalışanlarının hukuki sorumluluğunu artırmaktadır. Tıbbi hata, bilgi ve beceri eksikliği, özen yükümlülüğüne aykırı davranış veya standart uygulamalardan sapma sonucu hastaya zarar veren eylem veya ihmaller olarak tanımlanır. Bu hataların sadece maddi değil, aynı zamanda manevi zararlara da yol açabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Hemşirelerin konumu bu bağlamda özel bir önem taşır. Hemşireler, hekimlerin talimatlarını yerine getirmekle yükümlü olmakla birlikte, bu yükümlülük mutlak itaat anlamına gelmez. Hemşire, hekimin açıkça hatalı olduğunu düşündüğü talimatı uygulamama sorumluluğuna sahiptir. Çünkü hemşirenin görevi sadece talimatı uygulamak değil, aynı zamanda hastanın güvenliğini sağlamaktır. Talimatın uygulanmasının hastaya zarar verebileceği öngörüldüğünde, müdahaleyi reddetme yükümlülüğü doğar.

Sağlık çalışanlarının hukuki sorumluluğu sadece tazminat yükümlülüğüyle sınırlı kalmaz; kusurlu veya ihmalkar davranışlar aynı zamanda cezai ve disiplin yaptırımlarını da beraberinde getirebilir. Bu nedenle sağlık profesyonelleri, görevlerini mesleki bilgiye ek olarak hukuki ve etik kurallar çerçevesinde de yerine getirmekle yükümlüdür. Bu sorumlulukların bütüncül değerlendirilmesi, sağlık hizmetlerinin güvenilirliğini artırırken hasta haklarının korunmasını sağlar.

2.Sözleşmeden Doğan Sorumluluk

Sağlık çalışanlarının hukuki sorumluluğu, yalnızca sözleşmeye dayalı değildir. Haksız fiil sorumluluğu, sözleşme olmaksızın da doğabilir ve aynı olay hem sözleşmeye hem de haksız fiile dayanarak tazminat talebine konu olabilir. Ancak sözleşmeye dayalı sorumluluk, zarar gören açısından zarar ve illiyet bağının ispatını kolaylaştırır. Bu nedenle, hemşirelikte doğrudan kurulan sözleşmesel ilişki, hemşirelerin hukuki sorumluluğunu doğrudan etkiler.

Doktrin ve yargı içtihatlarına göre, sağlık çalışanlarının teşhis, tedavi, önleme ve aile planlaması gibi faaliyetleri, Türk Borçlar Kanunu kapsamında vekâlet sözleşmesi niteliğindeki iş görme ilişkisi kapsamında değerlendirilir. Yargıtay da bu hukuki yaklaşımı, hekimler kadar hemşireler ve diğer sağlık profesyonelleri için de geçerli saymakta ve tıbbi müdahalelerini vekâlet sözleşmesi kapsamında ele almaktadır.

Hemşirelerin görev ve yetkileri, yalnızca hekimin talimatlarını uygulamakla sınırlı değildir. 2007 yılında yürürlüğe giren Hemşirelik Kanunu’nun 4. maddesiyle, hemşirelere birey, aile ve toplumun sağlık ihtiyaçlarını bağımsız şekilde belirleme, tanı koyma, bakım planlama, uygulama, değerlendirme ve denetleme yetkisi tanınmıştır. Böylece hemşirelik mesleği, hekim yardımcılığının ötesinde, mesleki sorumluluk ve özerklik çerçevesinde yeniden tanımlanmıştır.

2007 öncesi mevzuatta hemşirelerin bağımsız hareket etme yetkisi açıkça tanınmamış olsa da, uygulamada ve bilimsel literatürde hemşireliğin hekim dışı sağlık meslekleri arasında görece özerk bir meslek olduğu kabul edilmiştir. Hemşirelerin hekimlik dışı alanlarda da sağlık hizmeti sunma kapasitesine sahip olmaları nedeniyle, gerçekleştirdikleri işlemlerden kaynaklanan hukuki sorumlulukları olabileceği genel bir görüş olarak benimsenmiştir.

Sonuç olarak, hemşirelerin mesleki faaliyetleri yalnızca hekimin uzantısı olarak değil, bağımsız bilgi ve yetkinlik temelinde değerlendirilmelidir. Sorumlulukları hem sözleşme hem de haksız fiil hukuku çerçevesinde ele alınmalı; bu yaklaşım, hemşirelik mesleğinin günümüzdeki profesyonel seviyesine uygundur.

İKİNCİ BÖLÜM: HUKUKİ SORUMLULUĞUN ŞARTLARI

  1. Hukuka Aykırı Fiil – Sözleşmenin İhlali (Borca Aykırılık)

1.1.Hukuka Aykırı Fiil

Haksız fiil sorumluluğunun temelini, hukuk düzeninin kişilere yüklediği davranış yükümlülüğünün ihlal etmesi oluşturur. Hemşire, kendisinden beklenen özeni göstermediğinde ve bu ihmal veya kusur sonucu hastaya zarar verdiğinde hem hukuken hem de fiilen sorumlu tutulabilir. Örneğin, hastanın güvenliği için kaldırılması gereken yatak kenarlıklarının kaldırılmaması nedeniyle hasta yataktan düşüp dalak yaralanması yaşarsa, hemşire maddi ve manevi tazminatla sorumlu olur. Benzer şekilde, sıcak su torbası uygulamasının hemşire yerine temizlik personeline devredilmesi ve torbaların kontrol edilmemesi sonucu hastanın ayağının yanması halinde de hemşire hukuki sorumluluk taşır. Bu örnekler, hemşirenin özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda haksız fiil sorumluluğunun doğabileceğini göstermektedir.

1.2.Sözleşmenin İhlali (Borca Aykırılık)

Sözleşmenin ihlali, borçlunun sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesiyle ortaya çıkar. Bu ihlal, hem aktif (yapma) hem de pasif (yapmama) davranışlardan kaynaklanabilir. Tıpkı haksız fiilde olduğu gibi, sözleşmeye aykırılık da borçlunun veya sorumluluğu altındaki kişilerin eylem ve ihmalleriyle gerçekleşir. Böylece, sözleşmenin ihlali hem olumlu hem de olumsuz davranış biçimlerinde görülebilir.

Tıbbi müdahalenin zamanında ve doğru şekilde yapılmaması, borcun gereği gibi ifasını engeller ve hastanın daha ciddi tedavilere ihtiyaç duymasına yol açabilir. Müdahalenin eksik ya da hatalı uygulanması, hasta ile hemşire arasında hukuki uyuşmazlıklara neden olur. Bu tür kötü ifa durumlarında, zarar, illiyet bağı ve kusurun bulunması halinde hemşire tazminat sorumluluğuyla karşılaşabilir.

Borca aykırılık iddiasının ispatı, kesin kanıt gerektirmeyip, hemşirenin borcuna aykırı davrandığını ilk görünüşe dayalı olarak göstermeye dayanır. Ancak hemşire, davranışının kendi mesleğindeki ortalama, objektif bir hemşirenin standartlarına uygun olduğunu ve tıbbi özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini kanıtlayabilirse, sorumluluktan kurtulabilir.

1.2.1.Sözleşmeden Doğan Borçlar

Sözleşme, taraflar arasında borç ilişkisi oluşturan ve her iki tarafa belirli edim ve yükümlülükler getiren hukuki bir işlemdir. Bu ilişki çerçevesinde, birbirinden bağımsız veya birbirine bağlı çeşitli borçlar ortaya çıkabilir.

Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik kapsamında, bazı sağlık çalışanlarına, hekime ihtiyaç duyulmadan doğrudan hizmet sunma yetkisi verilmiştir. Ayrıca, Sağlık Meslek Mensuplarının Serbest Meslek İcrası Hakkında Yönetmelik uyarınca, hemşireler mesleklerini serbest olarak icra edebilme yetkisine sahiptir. Bu doğrultuda, hemşireler, hekimlerin teşhis ve tedavi planlarına uygun şekilde hastalarla doğrudan tıbbi müdahale sözleşmesi yapabilirler.

1.2.1.Sağlık Çalışanının İş Görme Borcu

Türk Borçlar Kanunu’nun 506/2. maddesine göre, vekil üstlendiği işi sadakat ve özenle yerine getirmekle yükümlüdür. Hemşireler açısından bu yükümlülük; hekim tarafından acil durumlar dışında yazılı olarak verilen tedavileri uygulamak, birey, aile ve toplumun sağlık ihtiyaçlarını belirlemek, hemşirelik tanılama süreci çerçevesinde bu ihtiyaçlara yönelik bakım planlamak, uygulamak, denetlemek ve değerlendirmek gibi görevleri kapsar. Bu faaliyetler, hemşirenin sözleşmeden doğan borcunun parçası olup, vekalet sözleşmesindeki iş görme yükümlülüğünü oluşturur.

1.2.2.Özen Gösterme Borcu

Türk Borçlar Kanunu’nun 506/2. maddesine göre, vekilin özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi, vekalet sözleşmesinin ihlali anlamına gelir. Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 14. maddesi ise sağlık çalışanlarının, hastanın durumuna uygun tıbbi özeni göstermesini ve hastanın sağlığını kurtarmak mümkün olmasa bile ıstırabını hafifletmek için çaba göstermesini zorunlu kılar. Yargıtay kararları da bu özen borcunu, hekimler için benimsediği gibi, hemşireler açısından da kabul etmekte; yani hemşirelerin hastaların bakımında aynı dikkat ve özeni göstermeleri gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu durum, hemşirelerin mesleki uygulamalarında hukuki sorumluluklarını artıran temel bir ilkedir.

1.2.3.Aydınlatılmış Onam Alma Borcu

Aydınlatılmış onam, sağlık çalışanının, müdahale öncesinde hastaya, uygulanacak işlemin amacı, nasıl yapılacağı, olası riskleri ve sonuçları hakkında açık ve anlaşılır bilgi vermesi; hastanın da bu bilgiler ışığında bilinçli şekilde onayını sağlamasıdır.

Anayasa’nın 17. maddesi, Biyotıp Sözleşmesi’nin 5. ve 6. maddeleri ile Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 18/2 ve 26. maddeleri, sağlık çalışanlarının hastalardan müdahale öncesinde aydınlatılmış onam almasını yasal bir zorunluluk olarak belirlemektedir.

Hemşireler, hem hekim talimatıyla hem de bağımsız olarak yaptıkları tüm tıbbi müdahalelerde, hastadan aydınlatılmış onam almakla yükümlüdür. Müdahale öncesinde, hastaya işlemle ilgili bilgi vermek ve rızasını almak zorundadırlar. Hastanın onayı olmadan müdahalede bulunulması, borç yükümlülüğünün ihlali veya haksız fiil sayılarak hemşirenin hukuki sorumluluğunu doğurur.

Hemşire, hekimle yürütülen tedavi sürecinde aydınlatma yükümlülüğünü paylaşmaz; bu sorumluluk hekimde olup hemşireye devredilemez. Ancak hemşirenin bağımsız olarak gerçekleştirdiği tıbbi müdahalelerde, hastadan bireysel olarak aydınlatılmış onam alma yükümlülüğü vardır. Dolayısıyla, hemşirelerin her müdahalede hastanın onamını almak zorunda olmaları büyük önem taşır.

Ameliyat öncesi hasta onamının alınması hemşirenin görev alanı dışında olup, bu sorumluluk hekimlere aittir. Hemşire, bu tür onamları almakla yükümlü değildir çünkü bu görev hekimlerin yetki sınırları içinde yer alır.

1.2.4.Sadakat ve Sır Saklama Borcu

1.2.4.1.Sadakat Borcu

Sağlık profesyonellerinin, Türk Borçlar Kanunu madde 506’ya dayanan sadakat yükümlülüğü, sadece hukuki bir zorunluluk değil, aynı zamanda insani bir sorumluluktur. Bu yükümlülük, hemşirenin hastalarına karşı doğru, dürüst ve tarafsız davranmasını gerektirir ve hemşirenin etik sorumluluklarının temelini oluşturur.

Sağlık profesyonellerinin etik sorumlulukları arasında önemli bir yere sahip olan “yararlılık ilkesi,” hemşirenin her durumda hastalarının yararını gözeterek hareket etmesini gerektirir. Evrensel olarak kabul edilen bu ilke, hemşirenin yaptığı tüm tıbbi müdahale ve kararların hastanın sağlığı ve iyiliği doğrultusunda olmasını zorunlu kılar. Bu bağlamda, hemşireler hastalarının ihtiyaçlarına en uygun ve faydalı müdahaleyi yapmayı hedeflemeli, bu sorumluluğu etik bir yükümlülük olarak benimsemelidir.

Sağlık profesyonelleri, özellikle hemşireler, hekimin talimatlarına uysalar da karmaşık hukuki sorumluluklarla karşılaşabilirler. Hemşire, hastanın hukuken korunan değerlerine zarar verebileceğini öngördüğü durumda müdahaleden kaçınmalıdır. Kendi uzmanlık alanı dahilinde, yapılacak tıbbi müdahalenin hastaya zarar vereceği açıkça belliyse, bu müdahaleyi yapmamalıdır. Ayrıca, hemşire, hekimin bariz hatalarını tespit edebiliyorsa, bu hataya ortak olmamakla yükümlüdür.

Hekimin talimatı açıkça hatalı ise ve hemşire bu talimatı uyarıda bulunmadan uygularsa, hemşirenin de hukuki sorumluluğu doğabilir. Hemşire, hekim hatasını fark edip gerekli uyarıyı yapmadığında kusurlu sayılır ve sorumluluk üstlenir. Hekimin sorumluluğu olsa bile, hemşire sadece “talimatı yerine getirdim” savunmasıyla sorumluluktan kaçamaz.

Hekimin talimatıyla gerçekleştirilen tıbbi müdahale sonucu hastada malpraktis gelişen bir olayda; hekim, talimatı kendisi vermiş olmasına rağmen hemşire hakkında ‘görev sınırlarını aşmak’ gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştur. Bu durum, mesleki sorumluluğun önemini ortaya koymaktadır. Hemşire, kendi görev tanımında yer alan bağımlı ve bağımsız rollerine hakim olmalı ve hukuki bağlamda kendini korumalıdır.

1.2.4.2.Sır Saklama Borcu

Sağlık çalışanlarının, tıbbi müdahale sırasında edindikleri hasta bilgilerini gizli tutma zorunluluğu, aralarındaki güven ve sadakat ilişkisine dayanır. Türk Ceza Kanunu’nun 5237 sayılı maddesi kapsamında; 134. madde özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu, 137. madde ise sağlık çalışanlarının meslekleri gereği öğrendikleri sırları ifşa etmeleri halinde bu suçun daha ağır ceza gerektiren niteliğini düzenlemektedir.

Bu doğrultuda, hemşireler, hastalara ait bilgileri yalnızca hastanın açık rızasıyla üçüncü kişilerle paylaşabilir. Aksi halde, hastalar tıbbi müdahaleyi doğru almak için gerekli bilgileri sağlık çalışanlarına vermeyebilir ya da eksik ve yanlış bilgi sağlayabilirler. Hatta bazı hastalar, sağlık hizmetine başvurduklarını bile gizleme yoluna gidebilir. Bu durumlar hem sağlık hizmetlerinin kalitesini olumsuz etkiler hem de hasta ile sağlık çalışanı arasındaki güveni zedeler. Bu nedenle, hasta bilgilerini korumak hem etik hem de hukuki bir yükümlülük olup, hemşirelerin titizlikle yerine getirmesi gereken temel sorumluluklardandır.

1.2.5.Kayıt Tutma Borcu

Sağlık profesyonelleri, sözleşme kapsamında, hastaya ilişkin bilgileri titizlikle ve özenle kaydetmekle yükümlüdür. Bu kayıtlar, hastanın başvurusuna dair belgeler, raporlar, görüntüler ve sesli kayıtlar gibi tüm ilgili materyallerle birlikte düzenli ve güvenli şekilde muhafaza edilmelidir.

Yargıtay kararlarında, kayıt tutma yükümlülüğünün ihlalinin özen borcuna aykırılık oluşturduğu ve bu durumun kötü ifa kapsamında değerlendirilebileceği vurgulanmaktadır. Bu nedenle hemşireler, hem hastanın sağlığını korumak hem de hukuki sorumluluklardan kaçınmak amacıyla kayıt tutma yükümlülüğünü büyük bir titizlikle yerine getirmek zorundadır.

2.Zarar

Zarar, bir kişinin rızası olmadan kişisel haklarında, malvarlığında ya da diğer değerlerinde oluşan olumsuz değişikliktir. Hukuki sorumluluğun doğabilmesi için zararın gerçekleşmiş olması gerekir; zarar yoksa sorumluluk söz konusu olmaz.

Tıbbi müdahaleyi yapan kişi zarar görmediyse, hemşirenin hukuki sorumluluğu ortaya çıkmaz.

Sağlık profesyonelinin sözleşmeye dayalı sorumluluğunda maddi tazminat yükümlülüğünün doğması için, borca aykırı davranışının muhatabın kişilik hakları veya malvarlığında olumsuz etkiler yaratması gerekir. Hatalı tıbbi müdahale sonucu hastanın yeniden müdahaleye ihtiyaç duyması fiili zarar, geçici iş göremezlik nedeniyle kaybedilen gelir ise yoksun kalınan kâr olarak kabul edilir. Bu zararlar, sağlık çalışanının tazminat sorumluluğunun temelini oluşturur.

Maddi zarar kalemleri, tıbbi müdahaleye bağlı ortaya çıkan çeşitli finansal kayıpları ifade eder. Bunlar arasında tedavi ve cenaze giderleri, acil masraflar ile ağır yaralanma sonucu kişinin bakıma muhtaç hale gelmesi gibi harcamalar bulunur. Ayrıca, hatalı tıbbi müdahale nedeniyle oluşan kazanç kayıpları, kaçırılan iş fırsatları ve diğer ekonomik zararlar da bu kapsama girer. Bu zararlar, tıbbi hatanın ekonomik etkilerini gösterir ve tazminat sorumluluğunu gündeme getirir.

Sağlık profesyonelinin hatalı tıbbi müdahalesi sadece maddi kayıplara yol açmaz, aynı zamanda manevi zararlar da doğurabilir. Özellikle kişilik haklarına doğrudan saldırı veya tıbbi standartlardan sapma, sözleşmesel yükümlülüklerin (sadakat, sır saklama, aydınlatma, gözetim vb.) ihlali durumlarında, maddi zarara ek olarak hastada elem, acı ve ıstırap gibi duygusal zararlar oluşur. Bu zararlar, kişinin yaşadığı travmaya dönüşebilir ve psikolojik destek gerektirebilir. Psikolojik destek için yapılan harcamalar ise maddi zarar sayılarak tazminat kapsamına girer.

3.Uygun İlliyet Bağı

Sağlık çalışanının vekalet sözleşmesinden doğan sorumluluğu için, eylemin hukuka aykırı ve kusurlu olması, ayrıca bir zararın varlığı ve bu zararın kusurlu davranışla doğrudan bağlantılı olması gerekir. Eğer sağlık çalışanının sözleşmeye aykırı hareketi, olağan deneyimlere göre zarara yol açmaya elverişli değilse, ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulmaz. Örneğin, hemşirenin enjeksiyonu hızlı yapması sonucu hastada nöropati gelişirse, bu iki olay arasındaki sebep-sonuç ilişkisi (illiyet bağı) sorumluluğun belirlenmesinde temel unsurdur.

4.Kusur

Tıbbi kusurlu eylem, tıbbın kabul edilmiş kurallarına uyulmaması ve gerekli dikkat ile özenin gösterilmemesi sonucu ortaya çıkan hukuka aykırı davranıştır. Bu bağlamda, komplikasyonlar ile tıbbi hataların ayrımı önemlidir. Komplikasyonlar, önceden tahmin edilemeyen ve istenmeyen olumsuz sonuçlar olup, mesleki hata kapsamında değerlendirilmez; bu nedenle sağlık profesyonelinin sorumluluğu doğmaz.

Sağlık çalışanları, hastaların zarar görme risklerini tamamen ortadan kaldıramasa da, bu riskleri en aza indirmekle yükümlüdür. Örneğin, hemşireler hastaların ağrılarını takip etmek ve yönetmekle sorumludur; ağrının, vital bulgular gibi düzenli kontrol edilmesi ve hemşirenin bu konuda yeterli bilgi ve beceriye sahip olması beklenir.

Sonuç olarak; hemşirelik günümüzde sadece hekimin talimatlarını yerine getiren bir meslek olmaktan çıkarak, bağımsız kararlar alabilen ve hem hukuki hem de etik sorumluluklar taşıyan profesyonel bir alan haline gelmiştir. Hemşirelerin hastalarla doğrudan iletişim içinde olmaları, onları tıbbi hatalar konusunda daha görünür ve sorumlu kılmaktadır. Bu nedenle, hemşirelik uygulamalarında yalnızca mesleki bilgi değil; hukuki farkındalık, etik duyarlılık ve mesleki özen de büyük önem taşımaktadır.

Ece Ertuğ Özkara

Avukat, Hemşire ve Sağlık Hukuku Uzmanı

Not: Bu yazının önceki bir versiyonu HukukiHaber.net sitesinde yayınlanmıştır.


KAYNAKÇA

1.Özkara E, Can M. (2011). Yargıtayda karara bağlanan tıbbi uygulama hatası dosyalarının değerlendirilmesi. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 25(2), 69-76.  

2.Sağlık Hukuku Derneği. (2021). Türkiye’de malpraktis davalarının dağılımı ve hemşirelerin tıbbi hataları üzerine değerlendirme. DergiPark.

3.Kandemir A, Yüksel S. (2020). Cerrahi hemşirelerinin tibbi hata tutum ve eğilimlerinin belirlenmesi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 23(2),287-297.  

4.Alrabadi N, Shawagfeh S, Haddad R, Mukattash T, Abuhammad S, Al-rabadi D et al. (2021). Medication errors: a focus on nursing practice. Journal of Pharmaceutical Health Services Research, 12(1), 78-86.  

5.Erbay E, Esatoğlu AE. (2018). Content analysis of newspaper coverage of medical malpractice. Health Sciences Research in the Globalizing World, 956.  

6.Ertem G, Oksel E, Akbıyı, A. (2009). Hatalı tıbbi uygulamalar (malpraktis) ile ilgili retrospektif bir inceleme. Dirim Tıp Gazetesi, 84(1), 1-10.

7.Metin B. (2018). Hemşirelik hizmetlerinde hasta güvenliği ve tıbbi hata (Malpraktis). Sağlık Akademisyenleri Dergisi, 5(1), 76-78.  

8.Ulus, B., Çelik Tatarka, D., & Pakiş, I. (2024). 2018–2023 yılları arasında Yargıtayda karara bağlanan hemşirelere yönelik tıbbi uygulama hatası dosyalarının değerlendirilmesi. Van Sağlık Bilimleri Dergisi, 17(3), 146–150.

9.Şahin, Z. (2023). Hekim dışındaki sağlık çalışanlarının hukuki sorumluluğu (Doktora tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Ana Bilim Dalı). Marmara Üniversitesi Yayınları.

10. Ayan, Mehmet. Tıbbi Müdahaleden Doğan Sorumluluk. Ankara: Kazancı Yayınları, 1991.

11.Demir, Mehmet. “Hekimin Hukuksal Sorumluluğunun Kaynakları ve Özel Hastane – Kamu Hastanesi Ayırımı”, Mehmet Ünal, Veysel Başpınar, Hasan Seçkin Ozanoğlu ve Süleyman Yılmaz (Ed.), Ali Naim İnan’a Armağan içinde. Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2009, ss.263-283, (Demir, Armağan).

  1. Kılıçoğlu, Ahmet. Borçlar Hukuku Genel Hükümler.NG Ankara: Turhan Kitabevi, 2002.
  2. Metin, Sevtap.“Covid-19 Bağlamında Zorunlu Aşı Tartışmalarının Hukuki Boyutu”. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Sağlık Bilimlerinde İleri Araştırmalar Dergisi. C.4, S.1, ss.37-50.
  3. Yargıtay CGK, 16.05.2017 T., 2017/12-271 E., 2017/278 K.
  4. Hakeri, H. (2010). Tıbbi uygulamalardan hemşirenin cezai sorumluluğu. Ankara Barosu III. Sağlık Hukuku Kurultayı, 441-456. Ankara, Türkiye.

16.Tandoğan, C. (yıl). Kitap Adı (Cilt II, s. 356 vd.). Yayınevi.

17.Yavuz, C., Acar, F., & Özen, B. (2013). Borçlar Hukuku Dersleri (Özel Hükümler) (12. baskı, s. 601 vd.). Beta Basım Yayım.

18.Aral, F., & Ayrancı, H. (2012). Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri (9. baskı, s. 393). Seçkin Yayıncılık.

19.Şenocak, Z. (1998). Özel Hukukta Hekimin Sorumluluğu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları.

20.Reisoğlu, (yıl). Kitap Adı (s. 12). Yayınevi.

21.Gümüş, M. A. (2001). Türk-İsviçre Hukukunda Vekilin Özen Borcu (s. 40). Beta Basım Yayım.

  1. Yargıtay 13. HD., 12.07.2017 T., 2015/41606 E., 2017/4295 K., Yargıtay 13. HD., 05.04.2017 T., 2016/15806 E., 2017/3965 K., Yargıtay 13. HD., 05.04.2013 T., 2013/27946 E., 2013/31316 K.; Yargıtay 13. HD., 15.02.2017 T., 2015/35483 E., 2017/1787 K.,
  2. Başpınar, V. (2004). Vekilin (Avukatın, Hekimin, Mimarın, Bankanın) Özen Borcundan Doğan Sorumluluğu (s. 74). Yetkin Yayınları.
  3. Yargıtay 20. HD. 17.05.2016 T., 2016/2772 E. 2016/5721 K.; Yargıtay 13. HD. 02.11.2016 T., 2015/34734 E., 2016/19814 K.; Yargıtay 17. HD., 26.05.2016 T., 2014/17701 E., 2016/6436 K.; Yargıtay 13. HD., 02.02.2016 T., 2014/43885 E., 2016/2467 K.
  4. Kurşat, Zekeriya. “Hemşirelerin Hukuki Sorumluluğu”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C.66, S.1, 2008, ss.293-321, (Hemşire).
  5. Kurşat, Zekeriya. “Eser ve Vekalet Sözleşmelerinin Nitelendirilmesi Sorunu ve Nitelendirilmesinin Hükmü”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası. C.67, S.1-2, ss.143-166.
  6. Eren, Fikret. Borçlar Hukuku, 16. Baskı. İstanbul: Yetkin Yayınaları, 2014.

28.Eren, Fikret. Sorumluluk Hukuku Açısından Uygun İlliyet Bağı Teorisi. Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 361, Sevinç Matbaası, 1975, (Uygun İlliyet).

  1. Yargıtay 13. HD., 15.10.2019 T., 2017/8221 E., 2019/9925 K.
  2. Yargıtay 13. HD. 19.12.2019 T., 2018/4890 E., 2019/11954 K.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sağlık Haberi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Link başarıyla kopyalandı!
KAI ile Haber Hakkında Sohbet