Gökten üç elma düştü. En sağlamı, en sulusu, en lezzetlisi piramidin tepesindekilerin başına. Sağlam ama lezzeti biraz eksik olan elma ise ne olursa olsun “Eyvallah” diyenlerin başına. Çürük olan elma ise memurun, işçinin kafasına düştü ve düşmekle kalmayıp bir de yardı.
Elma çürük. Al eline bıçağı, çürük olan alanı kes; bir parça yenilebilir alan buldun, mutlu oldun. Tam o parçayı kestin, “Yiyeyim,” dedin; içinden kurt çıkmasın mı? O da gitti çöpe. Kaldın mı yine elmanın çöpüne! Hesabını yaptın, oradan aldın bu tarafa koydun. Diğer taraf eksildi. Uykusuz geceler, almalar, vermeler, planlar, projeler derken daldın uykuya. Uykuda sıralanmış sayısal değerler… Kan ter içinde uyandın. Yapacak bir şey yok, gidip çalışacaksın. İş lazım, para lazım. Olmayanı da oldurmak lazım.
Gelenin kafasına salla, gidenin kafasına salla. Oldu mu beyninin içi çorba? Çorba demişken, sahi mercimeğin kilosu kaça?
Bir Yenilenme Şart
Bir yenilenme şart. Hayat pahalı. Gider kazan, gelir kepçe. Rakamlarla dans ederken o kazanın boşlukları nasıl dolacak? Hangi paranın üstünde ne resmi var, kaç kişi biliyor? Durun, durun, yormayın kendinizi. Biliyorum, şu an internetten bakmaya çalışacaksınız. Ama bu soru genel kültür için değildi. Çoğumuz bilmiyoruz. Çünkü paraya neredeyse dokunabilme şansına sahip değiliz. Kartlara bağımlı olduk, geçim sıkıntısı her şeyin önüne geçti.
Eylem Gayrete Aşık
Peki, ne yapıyoruz bu durumdan sıyrılmak için? Eylem gayrete aşık. Peki gayreti nerede tutsak ettik? Sıkılmadınız mı birilerinin bizim için bir şeyler yapmasını beklemekten? Bir bakın etrafınıza; binlerce insan var değişim için çabalayan. Biz gençlere diyoruz ya: “Bu vatan size emanet, siz kurtaracaksınız.” Onlara güvenecek kadar varız da bir parça gayret gösterip destek olacak kadar yok muyuz?
Demezler mi bize:
“Bu vatana siz ne yaptınız?”
“Siz hangi taşı dizdiniz ki sıvasını bizden bekliyorsunuz?”
Böyle karalar bağlayıp oturmakla olmaz. Önce kendimize güvenip bir yola çıkalım. Gençler zaten ne yapacaklarını bilir. Hadi kalkın artık, yeter oturduğunuz!