Değerli Meslektaşlarım, Sağlık Meslek Mensupları ve Okurlar,
Sağlık hizmeti sunumu, ekip çalışmasının ön plana çıktığı en güzel örneklerinden birisidir. Çalışan ve hasta güvenliğini sağlamak, zararın meydana gelmesini önlemek amacıyla, ekibin her bir üyesinin birbirini koruyup kollaması, gerektiğinde de uyarıda bulunması gerekir.
Hemşirenin, hekimin yazdığı hasta tedavi ve bakım isteminde fark etmiş olduğu bir hatayı kendisine iletmesi, diyetisyenin hasta ve çalışan diyetleri bakımından uygunsuz olduğunu düşündüğü bazı durumlar için mutfak çalışanlarına uyarıda bulunması, fiziksel şiddetin ortaya çıkmasına ramak kala, ilgili birimden geçen bir radyoloji teknikerinin güvenliğe hemen haber vermesi, hastasına egzersiz yaptıran bir fizyoterapistin dikkatini çeken teknik bir arızayı ilgili birime bildirmesi eylemlerinde, her çalışanın fark ettiğinde ve gerektiğinde bulunması beklenir. Bildirimde bulunan kişinin bildirimde bulunduğu sorun; kendisinin görev, yetki ve sorumlulukları alanına dahil de olabilir ya da başkasının görev alanına giren bir sorun da olabilir, öngörülebiliyorsa en azından bilgilendirmek gerekir zira ortak amaç, zararın meydana gelmesini önlemektir dolayısıyla bildirim nedeniyle alınganlık yapmak uygun değildir. Elbette, en uygun iletişim yöntemi seçilerek hassas davranılmalı ve iyi niyet ortaya koyulmalıdır.
Sağlık hizmeti sunumunda ön plana çıkan diğer önemli bir özellik; gerek çalışan ve hasta / hasta yakını gerekse çalışanların kendi aralarında, temelini güven duygusundan alan bir iletişim şeklinin hakim olmasıdır. Beyanda, güven esastır; yapılan açıklamaların, verilen bilgilerin doğru olduğuna güvenilir.
Ekip çalışması özelliği nedeniyle; meydana gelen bir zararda birden fazla sorumlunun bulunması tabiidir. Bir sorumlulukta da birden fazla sorumluluk türünün doğması mümkündür. Şöyle ki, aynı eylemde kamu hukuku alanından sorumlu olunabileceği gibi özel hukuk alanından da sorumlu olunabilecektir. Kamu hukuku alanında; en ağır yaptırım türü olan ceza hukukundan sorumluluk doğabileceği gibi idare hukuku mevzuatından da sorumluluk doğabilecektir. Özel hukuk alanında ise kural olarak tazminat sorumluluğu doğabilecektir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ‘Kanunsuz Emir’ başlıklı 137. maddesinin bir bölümünde, ‘Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.’ İbaresi bulunmaktadır.
Bir sonraki paylaşımımız, söz konusu maddeyle ilgili somut örnekler ve doğabilecek sorumluluk türleri üzerine olacaktır.
Bilgilerinize saygılarımla sunarım.
Uzm. Hemşire Mehtap Tekin
mehtaptekin100@gmail.com
