Hekim-Sen Genel Başkanı Adil Kurban’ın sendika gücünü kullanarak yürüttüğü ticari faaliyetler kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Kurban’ın, “Hekim-Sen Motorlu Taşıtlar ve İnşaat Ltd. Şti.” adı altında ticari bir şirket kurduğu ve bu şirketin kurucu ortağı olduğu ortaya çıktı.
Ticari Faaliyetler ve Sendika Bağlantısı
“Sendika mı, şirket mi, hekim hakları mı, ticari kazanç mı? Gerçek yüz şimdi ortaya çıkıyor…”
Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre, Adil Kurban’ın yönettiği şirketin faaliyetlerinin sendika üyeleriyle doğrudan bağlantılı olduğu görülüyor. Kurban’ın, sendika üyelerinden topladığı aidat ve katkılarla kendi şirketi adına araçlar aldığı ve bu araçlar üzerinden ÖTV ve KDV iadesi sağladığı belirtiliyor. Ancak bu işlemler üyelerin bilgisi dahilinde mi gerçekleşti, yoksa hekimlerin güveni kötüye mi kullanıldı?
Etik Sorunlar ve Güven Krizi
“Sendikanın gücüyle şirket kur, üyelerin parasıyla araç al, sonra da vergi iadesi kazan!”
Kurban’ın aynı anda hem sendika başkanı hem de ticari bir şirketin ortağı olması, ciddi etik sorunları gündeme getiriyor. Özellikle kurduğu şirketin adını “Hekim-Sen” olarak belirlemesi, sendika ile doğrudan bağlantılı olduğu izlenimini yaratıyor. Bu durum sendika üyeleri arasında büyük bir güven krizine neden oldu.
Üyelerin Tepkisi ve Sorular
“Hekim adıyla ticaret olmaz!”
“Örgütlü gücü ranta dönüştürmek şeffaflık değil, istismardır!”
“Adı Hekim-Sen, amacı kâr-sen!”
“Sendika kürsüsünden şirket kasasına!”
- Bizim paramızla kurulan bu ticari yapıdan neden haberdar edilmedik?
- Bu araçlar neden sendika adına değil de şirket adına tescil ettirildi?
- Vergi iadesi kazanılırken bu gelir neden sendika değil de özel şirket kasasına aktı?
Sendika başkanlığı gibi bir görev kişisel ticari çıkarlara alet edilebilir mi? Kamu çalışanlarının haklarını korumakla görevli bir sendika liderinin aynı zamanda şirket sahibi olması yalnızca yasal değil, ahlaki ve etik açıdan da tartışma konusu.