USD40,42
%0.09
EURO47,43
%0.33
GBP54,64
%0.16
EURO/USD1,17
%0.25
BIST10.621,80
%0.05
Petrol68,40
%-1.17
GR. ALTIN4.454,26
%0.97
BTC4.817.017,30
%0.81
  1. Haberler
  2. Sağlıkta Şiddet
  3. Sağlıkta Şiddet Olayları 2025: Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet Durmuyor

Sağlıkta Şiddet Olayları 2025: Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet Durmuyor

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’de sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, 2025 yılı itibarıyla hala ürkütücü boyutlarda seyrediyor. Neredeyse her gün bir hastaneden şiddet haberi geliyor. Daha geçen ay Iğdır’da acil serviste görevli bir doktor, hasta yakınlarının saldırısı sonucu kolu çıkmış, parmağı kırılmış ve elmacık kemiği hasar görmüştü. Bu vahim örnek, sağlık camiasının her kademesindeki çalışanların – doktor, hemşire, güvenlik görevlisi, hasta bakıcı demeden – şiddet riskiyle karşı karşıya olduğunun altını çiziyor. Sağlık kuruluşlarında yaşanan şiddet olayları kimi zaman sözlü tartışmayla başlıyor ve hızla fiziksel saldırıya dönüşüyor. Prof. Dr. Oğuz Polat’ın ifadesiyle, “her 4 olgunun 3’ü sözel başlayıp fiziksel şiddete dönüşüyor… Maalesef her 5 vakadan 1’inde adli sürecin dahi başlatılmadığını gözlüyoruz” dedi.

Sağlıkta Şiddet Olayları 2025: Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet Durmuyor (resim 1) – saglikhaberi.net

Uzun süredir çözüm bekleyen bu sorun, pandemi döneminde dahi azalmadı, aksine yıllar içinde tırmanmaya devam etti. Resmi “Beyaz Kod” kayıtlarına göre beyaz kod sisteminin devreye girdiği tarihten bu yana en az 122 bin şiddet bildirimi yapıldı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) verilerine göre Türkiye’de hekimlerin ve sağlık çalışanlarının %84’ü meslek hayatlarında en az bir kere sözlü veya fiziksel şiddete maruz kalmış durumda. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri sendikası temsilcileri ile Tabip Odaları, her 17 Nisan’da (2012’de Dr. Ersin Arslan’ın hasta yakını tarafından öldürüldüğü gün) düzenledikleri etkinliklerle “sağlıkta şiddet sona ersin” çağrısını yineliyor. Ne var ki alınan yasal önlemlere rağmen 2022 ve 2023 yıllarında ardı ardına yaşanan can kayıpları, sağlıkta şiddetin hala can almaya devam ettiğini acı bir biçimde gösterdi. Temmuz 2022’de Konya Şehir Hastanesi’nde kardiyolog Dr. Ekrem Karakaya, bir hasta yakını tarafından silahlı saldırıyla öldürüldü. Yine 2022 Eylül’de İstanbul Esenyurt’ta güvenlik görevlisi Tuğrul Okudan, bıçaklı hasta yakınlarının saldırısında hayatını kaybetti. Ayrıca çok sayıda sağlık çalışanı mesai sırasında ciddi yaralanmalara maruz kalıyor; örneğin İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde hamile bir hemşire, görevi başında bir hasta yakınının saçından tutup yere sürüklemesiyle şiddet gördü. Tüm bu yaşananlar, sağlık emekçilerinin “artık yeter” feryadını ve toplumun adalet beklentisini her geçen gün artırıyor.

Sağlıkta Şiddet Vakaları Yıllara Göre (2020–2025)

Sağlıkta Şiddet Olayları 2025: Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet Durmuyor (resim 3) – saglikhaberi.net

Resmi ve gayriresmi veriler, 2020’den bu yana sağlıkta şiddet vakalarının endişe verici bir artış eğiliminde olduğunu ortaya koyuyor. Sağlık-Sen sendikasının tuttuğu kayıtlar ve basına yansıyan haberlerin derlemelerine göre, özellikle son üç yılda vakalarda ciddi tırmanış var. Aşağıdaki tabloda 2020 yılından 2023 sonuna kadar kamuoyuna yansıyan sağlıkta şiddet olaylarının sayıları verilmektedir (2020 verisi sadece yılın ikinci yarısını kapsamaktadır):

Yıl Basına Yansıyan Şiddet Olayı Sayısı
2020 (Temmuz–Aralık) 117
2021 190
2022 249
2023 457

Tablo 1: 2020’den 2023’e Türkiye’de sağlık kuruluşlarında yaşanan ve kamuoyuna yansıyan şiddet vakaları.

2020 yılının özellikle pandeminin etkili olduğu ilk yarısında kısmi bir duraklama yaşanmış gibi görünse de (Sağlık-Sen, Temmuz–Aralık 2020 döneminde 117 vaka tespit edebildiğini bildirmiştir), sonraki yıllarda rakamlar hızla yükseldi. 2021 genelinde en az 190 şiddet olayı yaşandı. 2022’de bu sayı bir önceki yıla göre yaklaşık %31 artarak 249’a çıktı. Sağlık-Sen’in raporuna göre 2022’de meydana gelen 249 vakanın 210’una (%84) bizzat hasta veya hasta yakınları sebebiyet verdi. 2023 yılında ise tablo daha da ağırlaştı; yalnızca basına yansıyan olay sayısı 457’yi buldu. Bu, 2022’ye kıyasla yaklaşık %69 oranında (yani neredeyse iki kat) bir artış demektir. Uzmanlar, bu artışı pandemi sonrası sağlık sistemindeki yükün artması, toplumda öfke yönetimi sorunları ve caydırıcı tedbirlerin yetersizliği gibi nedenlere bağlıyor.

Sağlıkta Şiddet Olayları 2025: Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet Durmuyor (resim 5) – saglikhaberi.net

2024 ve 2025 yıllarına ilişkin tam veriler henüz resmi olarak açıklanmış değil. Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanlığı’ndan bu verileri şeffaf biçimde paylaşmasını talep etse de, Bakanlık bu konuda düzenli bir bilgi akışı sağlamıyor. 2023 yılına ait faaliyet raporunda yalnızca, 2023’ün ilk 6 ayında beyaz kod sistemine 9035 başvuru yapıldığı bilgisi yer aldı. Bu başvuruların 7066’sı hukuki yardıma konu olmuş durumda. TTB’nin ısrarlı talepleri sonucu Bakanlık, 18 aylık bir dönemde (2022 ve 2023’ün ilk yarısı) 5100 fiziksel şiddet vakası bildirildiğini iletmiştir. Ancak bu veriler oldukça eksik kalmaktadır; sözel şiddet vakaları ve detaylı dökümler paylaşılmamıştır. TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, “Bakanlık, şiddetle ilgili tüm verileri gizliyor ve başarısızlığın görülmemesi için gerçek rakamları paylaşmıyor” diyerek tepki gösterdi. Buna karşılık sahadan gelen haberler ve sendika raporları, 2024 ve 2025 yıllarında da sağlıkta şiddetin hız kesmediğini, hatta bazı aylarda rekor düzeylere ulaştığını ortaya koyuyor. Örneğin, Cumhuriyet gazetesinin derlediği haberlere göre 2024’ün ilk 7 ayında en az 16 doktor hasta veya yakını tarafından darp edildi. 2025 yılının ilk yarısında da Türkiye’nin farklı illerinden doktor, hemşire ve diğer çalışanlara yönelik onlarca saldırı olayı basına yansıdı.

En Çok Şiddet Yaşanan İller (Top 10)

Sağlıkta Şiddet Olayları 2025: Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet Durmuyor (resim 7) – saglikhaberi.net

Şiddet olayları ülkenin dört bir yanına yayılmış durumda olsa da bazı iller diğerlerine kıyasla daha fazla vaka ile gündeme geliyor. Özellikle nüfusu yüksek metropollerde ve sağlık hizmetlerinin yoğun verildiği bölgelerde şiddet vakalarının sayıca fazla olduğu görülüyor. Basın haberleri üzerinde yapılan bir içerik analizine göre sağlıkta şiddetin en fazla yaşandığı illerin başında Antalya (%11,1) ve İzmir (%9,7) geliyor. Bu çalışmada, incelenen haberler içinde Antalya ile ilgili 16 vaka ile İzmir’de 14 vaka tespit edilerek ilk sıralara yerleşmiş durumda. Üçüncü sırada Manisa (9 vaka, %6,2) bulunurken, mega kent İstanbul dördüncü sırada yer alıyor (8 vaka, %5,5). Aşağıdaki tabloda, çeşitli raporlar ve haber taramalarına göre en çok şiddet yaşanan 10 il sıralanmıştır:

Sıralama Şehir Notlar
1 Antalya En yüksek vaka oranı (%11,1)
2 İzmir Yüksek vaka oranı (%9,7)
3 Manisa Önemli düzeyde vaka (%6,2)
4 İstanbul Büyükşehir, yüksek vaka (%5,5)
5 Ankara Büyükşehir, yoğun sağlık hizmeti (tahmini yüksek vaka)
6 Şanlıurfa Yoğun acil vakalar, yüksek risk (Güneydoğu)
7 Gaziantep Yoğun nüfus, tarihi vaka (Dr. Ersin Arslan olayı)
8 Diyarbakır Büyük ölçekli hastaneler, riskli bölge (Güneydoğu)
9 Adana Yüksek nüfus, sık şiddet haberi görülen il
10 Konya Dr. Karakaya olayı sonrası gündemde (Orta Anadolu)

Tablo 2: Basında en çok sağlıkta şiddet olayıyla anılan ilk 10 şehir (çeşitli kaynaklar derlenerek hazırlanmıştır). İlk dört il, yapılan içerik analizi çalışmasında belirlenmiştir.

Bu tablo incelendiğinde, Antalya ve İzmir gibi büyükşehirlerin yanı sıra Manisa gibi orta büyüklükte bir ilin üst sıralarda yer alması dikkat çekiyor. Söz konusu araştırmayı yapan uzmanlar, Manisa’nın listede yukarılarda olmasını, belirli bir dönemde o ilde gerçekleşen sansasyonel vakaların ulusal basında geniş yer bulmasına bağlıyor. İstanbul her ne kadar mutlak sayı olarak ülkede en fazla vakanın görüldüğü il olsa da (nüfus ve sağlık tesisi sayısının büyüklüğü nedeniyle), basına yansıyan vakaların oransal analizinde biraz daha alt sıralarda kaldığı görülüyor. Bunun sebebi, İstanbul’daki olayların bazen ulusal basında değil yerel basında ya da sosyal medyada kalması olabilir.

Listenin 5 ila 10. sıralarında Ankara, Şanlıurfa, Gaziantep, Diyarbakır, Adana ve Konya yer alıyor. Bu iller, ya nüfus yoğunluğu ve büyük hastaneleri nedeniyle çok sayıda vakaya sahne olmuş, ya da geçmişte yaşanan trajik şiddet olaylarıyla gündeme gelmiş illerdir. Örneğin, Gaziantep denince 2012’de genç bir asistan hekimin (Dr. Ersin Arslan) öldürülmesi olayı hafızalara kazınmıştır. Konya, 2022’de Dr. Karakaya cinayetiyle anılmıştır. Şanlıurfa ve Diyarbakır gibi Güneydoğu illeri ise acil servislerde meydana gelen toplu saldırı haberleriyle sık sık gündeme gelmektedir. Öte yandan Ankara ve Adana gibi büyükşehirler de sağlık çalışanlarına şiddet vakalarında üst sıralarda yer almakla birlikte, bu illerdeki bazı şiddet haberleri ulusal basında daha az görünür kılınabilmektedir.

Bölgesel olarak bakıldığında, Güneydoğu Anadolu Bölgesi sağlıkta şiddet algısının en yüksek olduğu bölgedir. Bir araştırmaya göre Güneydoğu’daki sağlık personelinin %92’si her sabah işe giderken şiddet görme endişesi taşıdığını belirtmiştir. Marmara Bölgesi (İstanbul ve çevresi) vakaların sıklığında Güneydoğu’yu izlerken, Akdeniz Bölgesi (Antalya ve çevresi) üçüncü sırada gelmektedir. En az şiddet yaşanan bölge ise Karadeniz olarak raporlanmıştır; Karadeniz illerinde şiddet vakalarının nispeten daha az yer alması, hem bölgenin sosyokültürel yapısına hem de bazı illerde sağlık çalışanlarına verilen iletişim eğitimlerinin etkisine bağlanmıştır.

Hangi Meslek Grupları Daha Çok Mağdur Oluyor?

Sağlıkta Şiddet Olayları 2025: Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet Durmuyor (resim 9) – saglikhaberi.net

Sağlık kuruluşlarında hasta veya yakınları tarafından uygulanan şiddet, sağlık ekibinin tüm üyelerini hedef alabiliyor. Ancak istatistikler, bazı meslek gruplarının diğerlerine kıyasla daha sık şiddete maruz kaldığını gösteriyor. Doktorlar ve hemşireler, doğrudan hasta bakımında en ön safta yer aldıklarından şiddet mağdurları arasında başı çekiyor. Hemen ardından, hastanelerde güvenliği sağlamaya çalışan güvenlik görevlileri geliyor. Özellikle acil servis ve polikliniklerde tansiyon yükseldiğinde araya giren güvenlik personeli, saldırganların hedefi olabiliyor. Ambulans çalışanları ve acil sağlık hizmeti veren 112 ekipleri de sahada benzer risklerle karşı karşıya.

Sağlık-Sen’in 2022 yılına ait detaylı verileri, şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarının branşlara göre dağılımını ortaya koymaktadır. 2022 yılında şiddet olaylarında mağdur olan toplam 422 sağlık çalışanının meslek gruplarına göre dağılımı aşağıdaki gibidir:

Branş (Meslek) 2022 Yılında Şiddete Maruz Kalan Sayısı
Doktor 149
Hemşire 76
Güvenlik Görevlisi 76
Acil Sağlık Hizmeti (112) 58
Eczacı 3
Diğer Sağlık Personeli (ATT, teknisyen, hasta bakıcı vb.) 60

Tablo 3: 2022 yılında hasta veya yakınları tarafından uygulanan şiddet sonucu mağdur olan sağlık personelinin mesleklere göre dağılımı (Sağlık-Sen verileri).

Yukarıdaki tablo, hekimler ve hemşirelerin toplam mağdurların önemli bir bölümünü oluşturduğunu göstermektedir. 2022’de şiddet gören sağlıkçıların yaklaşık %35’i doktor, %18’i hemşire idi. Bu iki grubun yanı sıra güvenlik görevlileri de aynı oranda (%18) mağdur vermiştir. Acil sağlık hizmetlerinde görev yapan ATT ve paramedikler ise %14’lük bir kesimi oluşturdu. Eczacılar ve diğer sağlık personeli (hastabakıcı, tekniker, sekreter vb.) kalan bölümü oluşturuyor. 2022 yılında bir doktor ve bir güvenlik görevlisi görevi başında hayatını kaybederken, toplamda 422 sağlık emekçisi yaralanmış veya darp edilmiştir. 2021 yılı verileri de benzer bir dağılım göstermektedir: O yıl 316 mağdurun 92’si doktor, 59’u hemşire, 50’si güvenlik görevlisi, 46’sı 112 çalışanı ve kalanı diğer personeldi. Yani hem hastanelerde hem sahada, en ön cephede hizmet veren hekim, hemşire ve acil servis ekipleri ile güvenlik birimleri şiddetin başlıca hedefleri olmaktadır.

Uzmanlar, iletişim becerileri güçlü olan ve gerginlik yönetimi eğitimi almış sağlık çalışanlarının bazı durumlarda şiddeti önleyebildiğini belirtse de, sisteme yayılmış yapısal sorunlar çözülmeden bireysel çabaların yetersiz kaldığı görüşünde birleşiyorlar. Özellikle hekim ve hemşirelerin iş yükü, uzun bekleme süreleri ve hasta/hasta yakını beklentilerinin yönetilememesi çatışmaları tetikleyen unsurlar. Bir sendika temsilcisi, “Acil servislerde hekime günde yüzlerce hasta düşüyor, bu ortamda en ufak bir gecikme şiddet sebebi sayılıyor” diyerek sorunun çalışma koşulları boyutuna dikkat çekiyor.

Şiddet Olaylarından Örnekler: Hem Beyaz Kod Hem Manşetler

Sağlıkta şiddet olgusunu somutlamak adına son dönemde yaşanan birkaç çarpıcı olaya değinmek gerekirse:

  • Diyarbakır, Temmuz 2024 – Kadın Doğum Hastanesi’nde görevli Dr. Pelin Değirmenci Ayçiçek, bir hasta yakını tarafından darp edildi. Bu olay, 2024 yılı içinde yaşanan onlarca doktor saldırısından sadece biri olup hekimlerin tepkisine yol açtı (kaynak).
  • Iğdır, Haziran 2025 – Acil serviste çıkan tartışmada iki hasta yakını, nöbetçi doktor Umut T.’ye önce sözlü, sonra fiziki saldırıda bulundu. Doktorun sağ kolu çıkarken, elmacık kemiği ve parmağı kırıldı. Olay “beyaz kod” verilerek adli mercilere taşındı; saldırganlar tutuklandı (kaynak).
  • Uşak, Haziran 2025 – Uşak Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir kardiyoloji uzmanı, yoğun bakımda hasta yakınlarına kötü haber verdiği esnada iki kişinin hem sözlü hem fiziksel şiddetine uğradı. Hekim yere savrulup bıçakla tehdit edildi. Beyaz kod çağrısıyla güvenlik müdahale etti; İl Sağlık Müdürlüğü, “Sağlıkta Şiddete Sıfır Tolerans” vurgusuyla hukuki süreç başlattı (kaynak).
  • İstanbul, Ocak 2022 – Bir devlet hastanesinde hamile bir hemşire, yoğun bakım ünitesinde bir hasta yakını tarafından saçlarından sürüklenerek darp edildi. Olayın görüntüleri sosyal medyada infial yaratırken, saldırganın tutuklanmayıp adli kontrolle serbest bırakılması sağlık camiasında tepkiyle karşılandı (kaynak).
  • Konya, Temmuz 2022 – Kardiyolog Dr. Ekrem Karakaya, poliklinikte muayene ettiği hastanın yakını tarafından tabancayla vurularak öldürüldü. Saldırgan aynı silahla intihar etti. Bu acı olayın ardından ülke genelinde doktorlar iş bırakma eylemleri yaparak sağlıkta şiddetin son bulması için acil tedbir istedi (kaynak).
  • İstanbul (Esenyurt), Eylül 2022 – Bir devlet hastanesinin acil servisinde çıkan arbedede, bıçaklı hasta yakınları hastane güvenlik görevlisi Tuğrul Okudan’ı ağır yaraladı. Yoğun bakımda günlerce yaşam mücadelesi veren Tuğrul Okudan kurtarılamayarak şehit oldu. Bu olay, doktor cinayetinden sadece iki ay sonra gerçekleşerek sağlık çalışanlarını bir kez daha yasa boğdu (kaynak).

Yukarıdaki örnekler, şiddetin coğrafya veya kurum tanımadığını; büyük şehirden taşraya, özel hastaneden eğitim araştırma hastanesine kadar her yerde yaşanabildiğini gösteriyor. Saldırgan profili incelendiğinde, çoğunlukla hasta yakınları öne çıkıyor. 2022’de yaşanan 249 vakanın 210’unun failleri hasta veya hasta yakını iken, bir kısım vakada kendini bilmez üçüncü şahıslar da şiddete karıştı. Nadiren de olsa idareci kaynaklı mobbing vakaları da şiddet kategorisinde değerlendiriliyor (2022’de 4 vaka). Şiddet en sık acil servisler ve hastane poliklinikleri gibi ön safhalarda meydana geliyor; 2022’de vakaların %83’ü hastane içinde cereyan etti. Bunun yanında, aile sağlığı merkezleri ve ambulanslarda da önemli sayıda vaka görülüyor. Hatta bazı durumlarda sosyal medya üzerinden sağlık çalışanını tehdit etme gibi olaylar bile kayıtlara geçiyor.

Şiddet olaylarının ardından çoğu zaman sağlık çalışanları derin bir moral bozukluğu ve güvensizlik yaşıyor. Birçok hekim ve hemşire, benzer bir saldırıya uğrama kaygısıyla mesleğe devam ediyor. Bu durumun, çalışanlarda tükenmişlik sendromunu tetiklediği ve mesleği bırakma eğilimini artırdığı ifade ediliyor. Nitekim bazı genç doktorlar ve sağlık çalışanları, maruz kaldıkları şiddet nedeniyle istifa edip yurtdışına göç etmeyi tercih ettiklerini dile getiriyor. Beyaz kod uygulaması ile birlikte her vaka rapor edilip hukuki süreç başlatılsa da, adli mercilerdeki sonuçlar çoğu zaman caydırıcı olmuyor. 2022’de sağlıkta şiddet vakalarına karışan 494 saldırganın %40’ı (202 kişi) hakkında hiçbir işlem yapılmadı; sadece 96 saldırgan tutuklandı. Birçok fail, gözaltı sonrası serbest kalırken, çok az bir kısmı hüküm giydi. Bu tablo, “Sağlıkta Şiddet Yasası” ile cezaların artırılmasına rağmen yargı pratiğinde yeterli caydırıcılığın oluşmadığı şeklinde yorumlanıyor. Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş’un dediği gibi, “Sağlıkta Şiddet Yasası’na rağmen saldırganların adli mercilerce serbest bırakılması, sağlık çalışanlarını yaralarken failleri cesaretlendirmektedir”.

Uzman Görüşleri ve Yetkililerin Açıklamaları

Sağlıkta şiddet konusunda hem sağlık meslek örgütleri hem de sendikalar yıllardır çaba gösteriyor. Sağlık-Sen, 2020’den bu yana her ay düzenli “sağlıkta şiddet raporu” yayımlayarak sorunun görünürlüğünü artırmaya çalıştı. Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odaları, hukuki girişimlerle verilerin şeffaf paylaşılmasını ve caydırıcı önlemlerin hayata geçirilmesini talep ediyor.

Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, 2021 yılı raporunu açıklarken adalet mekanizmasına duyulan güvenin sarsıldığına dikkat çekmiş ve şu çarpıcı sözleri sarf etmişti: “Şiddet sorununa çözüm bulunmadığı sürece sağlıkçıların adalete olan güveni sarsılacak. Yeni yılın ilk 20 gününde tanık olduğumuz şiddet haberleri, 2022’nin çok daha kötü geçeceğine işaret ediyor”. Nitekim 2022 yılında korkulan oldu ve şiddet vakaları rekor düzeyde arttı. Durmuş, aynı konuşmada birkaç gün önce yaşanan hamile hemşireye şiddet olayı gibi örneklerin, sağlıkçıların sabrını taşırdığını dile getirerek, “çalışma koşulları iyileştirilmez ve şiddete karşı sıfır tolerans uygulanmazsa sağlık sisteminin ciddi insan kaynağı sorunları yaşayacağını” vurguladı.

TTB cephesinde ise, Genel Sekreter Dr. Vedat Bulut başta olmak üzere yöneticiler defalarca basın açıklamaları yaparak Sağlık Bakanlığı’nı göreve çağırdılar. Dr. Bulut, bakanlığın şiddeti önlemeye yönelik ciddi bir çalışması olmadığını belirtip, “Bakanlık, şiddetle ilgili tüm verileri gizliyor ve başarısızlığın görülmemesi için gerçek rakamları paylaşmıyor” diyerek sert eleştirilerde bulundu. TTB, sağlıkta şiddetin azalması için öncelikle sorunun doğru tespit edilip şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini, gizlemenin çözümün önünde engel olduğunu savunuyor. Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Kemal Oskay da 2025 Nisan’ındaki konuşmasında, sağlıkta şiddetin son 20 yılda “vahşet” boyutuna dönüştüğünü ifade etti. Dr. Oskay, “kışkırtılmış sağlık talebine yol açan popülist sağlık politikaları, güvensiz çalışma koşulları ve sağlık çalışanını itibarsızlaştıran söylemler” nedeniyle şiddetin adeta kronikleştiğini dile getirdi. Bu gidişatı durdurmak için hazırladıkları kapsamlı “Sağlıkta Şiddet Yasası Taslağı”nı Meclis’e sunma çabasında olduklarını açıkladı.

Sağlık Bakanı düzeyinde ise zaman zaman sert açıklamalar gelse de, sağlık çalışanları bunların pratikte karşılık bulmadığını düşünüyor. Bakanlık yetkilileri, sağlıkta şiddetin “asla kabul edilemez” olduğunu ve faillerin en ağır cezayı alması için hukuki süreçlerin takipçisi olduklarını belirten mesajlar yayımladı. Ancak sağlık emekçileri, bu açıklamaların ötesinde somut adımlar bekliyor. Özellikle hastanelerde güvenlik önlemlerinin artırılması, hukuki düzenlemelerin tam uygulanması ve saldırganların tutuklu yargılanması en büyük talepler arasında.

Çözüm Arayışları ve Sonuç

Sağlıkta şiddet” sorunu, gelinen noktada sadece sağlık çalışanlarının değil tüm toplumun huzur ve güvenlik meselesi haline gelmiştir. Uzmanlara göre, bu soruna karşı toplumsal seferberlik gerekiyor. Öncelikle sağlık kurumlarında riskli alanlar belirlenip önleyici tedbirler artırılmalı. Sağlık-Sen’in raporunda da vurgulandığı üzere bazı somut adımlar şöyledir:

  • Hastane girişlerine X-ray cihazları konularak silah, kesici alet girişinin engellenmesi hızlandırılmalıdır.
  • Güvenlik görevlilerinin sayısı ve yetkileri artırılmalı, özel eğitimlerle olası saldırılara hazırlıklı olmaları sağlanmalıdır.
  • Özellikle acil servislerde hasta yakınları için ayrı bekleme alanları oluşturulmalıdır. Bu sayede kalabalık ve kargaşa azaltılıp gerginlik önlenebilir.
  • Kriz iletişimi eğitimi: Yoğun risk altındaki birimlerde çalışan doktor, hemşire ve diğer personel düzenli aralıklarla iletişim ve öfke kontrolü eğitimleri almalıdır.
  • Toplumsal farkındalık kampanyaları düzenlenerek halkın sağlık çalışanlarına yaklaşımı iyileştirilmeli, şiddetin kabul edilemez olduğu bilinci yaygınlaştırılmalıdır. Özellikle okullarda müfredata sağlık çalışanlarına saygı ve empatiyi artırıcı içerikler konulması önerilmektedir.
  • Medya organları ve toplum önderleri, dile getirdikleri mesajlarda sağlıkta şiddeti özendirici değil, caydırıcı bir dil kullanmaya özen göstermelidir.

Yasal mevzuat cephesinde 2020 yılında çıkarılan düzenleme ile sağlık çalışanına şiddet suçu katalog suçlar arasına alınmış, cezalarda yarı oranında artırım öngörülmüştü. Ayrıca bu suçlar kamunun takibi şikayete bağlı olmaksızın yapılacak şekilde kamu davası haline getirildi. Bu değişiklikler ilk etapta memnuniyet yaratmışsa da, yargı uygulamasında halen tutuklama kararlarının istisnai kalması, caydırıcılığı gölgelemektedir. Uzmanlar, yasanın etkin uygulanması için yargı mensuplarının da hassasiyet içinde hareket etmesi gerektiğini vurguluyor. Saldırganların “nasılsa serbest kalırım” düşüncesine kapılmaması için birkaç örnek olayda verilecek caydırıcı cezaların bile önemli fark yaratacağı ifade ediliyor.

Sonuç olarak, 2025 Türkiyesi’nde sağlıkta şiddet hala sağlık çalışanlarının canını yakan, sağlık sistemine güveni zedeleyen ciddi bir sorun olarak orta yerde duruyor. Sağlık çalışanları her nöbete başladıklarında “acaba bugün başıma bir şey gelir mi?” endişesi taşıyor. Bu durumda nitelikli sağlık hizmeti sunmak da güçleşiyor, zira şiddet tehdidi altındaki bir hekim veya hemşirenin motivasyonu düşüyor. Sorunun çözümü için hem kısa vadeli tedbirler (güvenlik, eğitim, hızlı adli işlemler) hem de uzun vadeli kültürel dönüşüm gerekiyor. Toplumda sağlık okuryazarlığının artırılması, bireylerin sağlık sisteminin sınırlarını ve sağlıkçıların emeklerini daha iyi anlaması önemli.

Özünde, sağlıkta şiddet “çözümü mümkün” bir sorun olarak görülmeli. Gelişmiş pek çok ülkede bu tür saldırılar nadiren yaşanıyor; Türkiye’de de doğru politikalarla benzer bir noktaya gelinebilir. Bunun için tüm paydaşların – bakanlık, sendikalar, meslek örgütleri, hasta dernekleri, medya ve halk – el ele vererek şiddete karşı sıfır tolerans ilkesi etrafında birleşmesi şart. Aksi takdirde, hem sağlık çalışanlarının güvenlik endişesi artmaya devam edecek hem de sağlık hizmetlerinin kalitesi ve sürdürülebilirliği tehlikeye girecektir. Sağlık çalışanları, verdikleri hizmetin değeri anlaşılana ve güven içinde çalışana dek seslerini duyurmaya kararlılar. Toplum olarak onlara kulak vermek ve “şifa dağıtan ellere şiddet dur” demek, sağlıklı bir gelecek için hepimizin sorumluluğu.

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sağlık Haberi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Link başarıyla kopyalandı!