Kamuda ücret adaletsizliği tartışmaları, 2026 yılı projeksiyonlarıyla birlikte yeniden alevlendi. Taşerondan kadroya geçirilen kamu işçilerinin yan haklarla zenginleşen gelir tablosu karşısında, memur maaşlarının erimesi tepki çekiyor. Ortaya çıkan son verilere göre; sınavsız kadro alan işçilerin toplam geliri ile memur maaşı arasındaki makas, çalışma barışını tehdit edecek boyuta ulaştı.
2026 Ocak Ayında Fark 30 Bin Lirayı Bulacak
Yapılan analizler ve projeksiyonlar, memur ile kamu işçisi arasındaki gelir uçurumunun önümüzdeki yıllarda kapanmak bir yana, daha da derinleşeceğini gösteriyor. 2026 yılı Ocak ayına ilişkin yapılan hesaplamalar, tablonun vahametini net bir şekilde ortaya koydu.
Buna göre, en düşük memur maaşının 53 bin 940 lira seviyesinde kalması beklenirken; aynı dönemde en düşük kamu işçisinin eline geçecek aylık ortalama gelirin 83 bin liraya ulaşacağı öngörülüyor. Aradaki yaklaşık 30 bin liralık fark, kamudaki hiyerarşik yapıyı ve ücret dengesini altüst etmiş durumda.
İkramiye, Tediye ve Yemek Yardımı Dengeleri Değiştirdi
Tartışmaların odağında, kamu işçilerine sağlanan ancak memurlardan esirgenen yan ödemeler yer alıyor. Sınavsız şekilde taşerondan kadroya geçirilen işçiler; ikramiye, tediye (ek ödeme), yemek ve yol ücretleri gibi kalemlerle giydirilmiş ücretler alırken, memurların bu haklardan mahrum bırakılması “gelir adaletsizliği” eleştirilerini beraberinde getiriyor.
Memur sendikaları ve çalışanlar, kamu işçisinin elde ettiği bu hakların kendileri için de hayata geçirilmesini talep ediyor. Özellikle ikramiye ve tediye ödemelerinin memur maaş sistemine entegre edilmesi gerektiği, aksi takdirde maaş farkının kapanmasının imkânsız olduğu vurgulanıyor.
Kamuda “Ücret Adaleti” ve Çalışma Barışı Tehlikede
Ortaya çıkan bu tablo, kamu kurumlarında yan yana çalışan personel arasında huzursuzluğa neden oluyor. Eğitim düzeyi, KPSS şartı ve sorumluluk alanı daha yüksek olan memurların, işçilerden daha düşük ücret alması, “kamuda ücret adaleti” ilkesini zedeliyor. Uzmanlar, bu durumun sürdürülebilir olmadığını ve çalışma barışının korunması adına acilen yeni bir ücret düzenlemesinin hayata geçirilmesinin zorunlu olduğunu belirtiyor.