Av. Ece Ertuğ Özkara avatarı
Av. Ece Ertuğ Özkara
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Köşe Yazıları
  4. Hekimin Tedavi Etmeme Hakkı: Hangi Durumlarda Mümkün?

Hekimin Tedavi Etmeme Hakkı: Hangi Durumlarda Mümkün?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hekimin, kendisine başvuran hastayı reddetme hakkına sahip olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak bu hakkın, hasta haklarıyla uyumlu olabilmesi ve hukuki-etik dengeyi koruyabilmesi için belirli koşullar ve sınırlamalar çerçevesinde kullanılabileceği kabul edilmektedir.

Hekimin hastayı reddetme hakkı, bazı koşullara bağlı olarak kabul edilmekle birlikte, kapsamı hastanın hekim seçme hakkı kadar geniş değildir. Evrensel etik ilkeler uyarınca yaş, hastalık, cinsiyet, inanç, etnik köken veya cinsel yönelim gibi gerekçelerle hastanın reddedilmesi mümkün değildir; bu tür ayrımcılık kesin biçimde yasaklanmıştır. Nitekim Türk Tabipleri Birliği tarafından hekimlik andı olarak kabul edilen Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi de hekimlerin hastaları arasında hiçbir sebeple ayrım yapamayacağını açıkça vurgulamaktadır.

1.Tıbbi Deontoloji Tüzüğü Kapsamında Hekimin Hastayı Ret Hakkı

Hekimin hastayı reddetme hakkına ilişkin mevcut mevzuatta yer alan düzenlemeler, yeterince açık olmamaları ve uygulamada sınırlı kalmaları sebebiyle eleştirilere konu olmaktadır.

1.1.Tedavi Başlamadan Hastayı Ret Hakkı

Mevzuatta hekimin hastayı reddetme hakkına ilişkin düzenlemeler Tıbbi Deontoloji Tüzüğü (TDT) ve Hasta Hakları Yönetmeliği Etik Kuralları’nda (HMEK) yer almaktadır. TDT’nin 18. maddesi, acil yardım ve resmî ya da insani görevler dışında hekimin mesleki veya kişisel sebeplerle hastaya bakmayı reddedebileceğini belirtmektedir. HMEK’in 25. maddesi ise daha ayrıntılı düzenleme içermekte; hekimin yalnızca tıbbi bilgisini gerektiği gibi uygulayamayacağı kanaatine vardığında ve hastanın başka bir hekime başvurabileceği durumlarda tedaviyi üstlenmeyebileceğini ya da yarım bırakabileceğini öngörmektedir. Bu durumda hekimin, hastanın sağlığının tehlikeye girmeyeceğini açıklaması, alternatif tıbbi olanaklar hakkında bilgilendirme yapması ve tedaviyi devredeceği meslektaşına hasta ile ilgili tüm bilgileri aktarması zorunludur. Ayrıca 10. madde uyarınca, acil durumlarda hekim, uzmanlığına bakılmaksızın ilk yardım yükümlülüğü altındadır.

1.2.Tedavi Başladıktan Sonra Hastayı Ret Hakkı

Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 19. maddesinde, hekimin tedavisine başladığı hastayı, mesleki ya da kişisel nedenlerle tedavi tamamlanmadan bırakabileceği düzenlenmiştir.

Hekim, tedaviye başladıktan sonra hastaya yarar sağlayamayacağını fark edebilir. Bu durumda, mesleki ya da şahsi sebeplerin devam eden tedaviyi sürdürmesini engellemesi hâlinde hastayı bırakma hakkına sahiptir. Hekim, hasta ile meslek dışı bir konuda çıkar çatışması yaşaması, teşhis ve tedavi sürecinde bilgi yetersizliği hissetmesi veya gerekli araç-gereçlerin bulunmaması gibi durumlarda da tedaviyi sonlandırabilir. Dolayısıyla hekimin, tedaviyi tamamlamadan önce bırakabilmesi mümkün olup, tedavi sürecinin bitimini bekleme zorunluluğu bulunmamaktadır.

Hekim, tedavi tamamlanmadan hastayı bırakacaksa belirli yükümlülüklere uymak zorundadır. Hastayı reddetme hakkı, hastaya zarar verilmemesi ilkesine bağlıdır. Bu nedenle, hasta başka bir hekime ulaşana kadar hekim gerekli sorumluluklarını yerine getirmeli ve hastayı zor durumda bırakmamalıdır. Aksi hâlde hekimin hukuki ve mesleki sorumluluğu doğacaktır.

1.3. Hekimin Ret Sebepleri

Türk Doktorlar Teşkilatı (TDT) düzenlemelerine göre, hekimin hastayı reddetmesi yalnızca geçerli mesleki gerekçeler veya şahsi nedenlerin varlığı durumunda mümkün olup, keyfi ret bu kapsamın dışındadır.

Hekim, mesleki veya şahsi nedenler mevcutsa, hastaya tedaviye başlamayı reddedebileceği gibi, başlanan tedaviyi haklı gerekçeler olmaksızın sona erdiremez. Bu bağlamda, söz konusu nedenlerin aynı zamanda haklı gerekçe teşkil etmesi gerekir. Ancak hangi durumların “mesleki veya şahsi sebep” sayılacağı konusunda hukuk ve tıp literatüründe kesin bir görüş birliği bulunmamaktadır.

Hekimlerin tedaviye başlama veya sürdürme konusundaki tercihleri, meslek etiği ve hukuki düzenlemelerle sınırlıdır. Hekimin, tedavi yükümlülüğünü üstlendiği bir hastayı keyfi olarak reddetmesi, yalnızca meslek etiğine aykırı olmakla kalmaz; aynı zamanda hukuki sorumluluk doğurur. Bu durumda hasta, zarar görmesi halinde tazminat talebinde bulunabilir ve hekim, idari veya cezai yaptırımlarla karşılaşabilir. Dolayısıyla hekimlik uygulamaları, kişisel tercihlerin ötesinde, hem etik hem de hukuki çerçevede sorumluluk taşır.

1.3.1. Mesleki Sebepler

Mesleki sebeplerle hastayı reddetme durumunda, hekimin öncelikli gerekçeleri arasında mesleki bilgisini yeterince uygulayamaması veya uzmanlık alanının farklı olması yer alır. Ayrıca, hekimin bilgi ve uzmanlığı uygun olsa bile, tedavi için gerekli fiziksel imkânlar, ekipmanlar veya insani çalışma koşullarının sağlanmaması da mesleki ret sebebi olarak kabul edilir; uygun çalışma koşulları hekimin temel haklarından biridir.

Hastanın, tedavisiyle doğrudan ilgisi olmayan kişilerin müdahale sırasında bulunmasını reddetme hakkı vardır. Ancak eğitim hastanelerinde tıp öğrencilerinin müdahaleye katılımının engellenmesi, hekim yetiştirmeyi aksatacak bir durum olarak mesleki ret gerekçesi sayılabilir; bu durumda hekim, hastayı tedavi etmekten kaçınabilir. Benzer şekilde, tıbbi endikasyon bulunmayan estetik ameliyatlar da hekim açısından haklı bir ret nedeni oluşturur.

Tıbbi endikasyonu bulunmayan estetik müdahalelerde hastanın fiziksel bir acil durumu söz konusu olmadığından, hekimin müdahalede bulunma zorunluluğu yoktur. Bu tür işlemlerde hekimin sorumluluğu daha ağır kabul edildiğinden, riskin üstlenilip üstlenilmeyeceği tamamen hekimin takdirindedir. Hekim, müdahalenin potansiyel risklerini değerlendirerek hastayı tedavi edip etmeme kararını belirler.

Güzelleşme amaçlı müdahalelerde bulunmayı reddetmek, hekimin mesleki ret gerekçesi kapsamında değerlendirilebilir. Ancak hekim, bu tür müdahaleleri kişisel değerleri nedeniyle reddediyorsa, bu durum şahsi ret sebebi olarak kabul edilir. Yani mesleki gerekçelerden bağımsız, yalnızca bireysel değer ve inançlar doğrultusunda yapılan ret, şahsi ret kapsamında değerlendirilir.

1.3.1.1.Hekimin Uzmanlık Alanının Farklı Olması

Hekimlerin yalnızca uzmanlık alanlarına giren hastaları tedavi etmeleri, alan dışındaki hastaları ise ilgili uzmanlara yönlendirmeleri hem hasta güvenliği hem de hekimin tedavi özgürlüğü açısından önemlidir. Hekimlik Meslek Etiği Kuralları (HMEK) m.18’e göre, gecikmesi hayati risk oluşturacak durumlar dışında, özel bilgi ve beceri gerektiren girişimlerde bulunmak zorunlu değildir. Örneğin bir çocuk hekimi, yetişkin bir hastanın ilaç talebini reddedebilir. Uzmanlık alanı dışındaki müdahaleleri reddetmek, aynı zamanda meslek etiği açısından da uygundur; çünkü hekim, hastaya yarar sağlayamayacağına inanıyorsa tedaviyi sürdürmekte zorunlu değildir.

Hekim, hastayı reddetme kararı sürecinde özen yükümlülüğüne uymalıdır. Kararını en kısa sürede ve doğru biçimde hastaya bildirmeli, gerekli tıbbi önlemleri almalı ve hastanın yeni bir hekime yönlendirilebilmesi için yeterli zamanı sağlamalıdır.

1.3.1.2.Hekimin Tıbbi Bilgisini Gerektiği Gibi Uygulayamayacak Olması

HMEK m.25’te, hekimin, tıbbi bilgisini gerektiği gibi uygulayamayacağına karar verdiğinde hastanın tedavisini üstlenmeyebileceği veya yarıda bırakabileceği ifade edilmiştir.

1.3.1.3.Çalışma Koşulları

Ülkemizde sağlık personeli, çeşitli açılardan ağır çalışma koşulları altında görev yapmak zorunda bırakılmaktadır. Teorik olarak pek çok tartışma yapılabilse de, geçmişte bir hemşire olarak çalışma deneyimim dolayısıyla, mevcut çalışma koşullarının her açıdan yetersiz olduğu göz önüne alındığında, hekimin yalnızca koşulların sağlanmaması gerekçesiyle “hasta seçme hakkını” kullanabileceğini öne sürmek gerçekçi değildir.

1.3.1.4.Tedavinin Faydasız Olması

Hastanın tedaviye yanıt vermemesi veya uygulanan tedavinin iyileşme sağlamaması durumunda, hasta veya yasal temsilcilerinin tedaviye devam etmek istemesi hâlinde, hekim tedaviyi faydasız buluyorsa sürdürmek zorunda değildir. Bu durumda hekimin, tedaviye devam etmeme hakkı bulunduğu kabul edilmektedir.

Hasta, faydasız bir tedavinin sürdürülmesini talep etse dahi, hekim tıbbi standartlar dışında bir müdahalede bulunmakla yükümlü değildir.

1.3.1.5. Defansif Tıp Uygulamaları

Hekimin, normal şartlarda gerek görülmeyen tıbbi uygulamalara başvurması pozitif defansif tıp, sorumluluktan kaçınmak amacıyla tıbbi uygulamadan uzak durması ise negatif defansif tıp olarak tanımlanmaktadır.

Hekimin riskli hastalardan veya komplikasyon riski yüksek tedavilerden kaçınması, ya da hastanın veya yakınlarının agresif davranışları nedeniyle müdahaleden uzak durması negatif defansif tıp kapsamında değerlendirilebilir. Ancak tıbbi etik ve yasal kurallar, hekime hastaya mevcut imkânlar çerçevesinde en iyi tıbbi faydayı sağlama sorumluluğu yükler. Hekimin, elindeki imkânlar yeterli olmasına rağmen hastayı reddetmesi ve hasta bu nedenle zarar görmesi, hem hekimin hukuki sorumluluğunu doğurur hem de tıbbi etik kurallarının ihlali olarak kabul edilir. Öte yandan, hastane imkânlarının veya uzmanlık alanının yetersizliği söz konusu ise, hekimin hastaya gerekli ilk müdahaleyi yaptıktan sonra daha donanımlı bir sağlık kuruluşuna sevk etmesi gerekmektedir.

1.3.2.Şahsi Sebepler

Mevzuatımızda, şahsi nedenlerin neler olabileceğine dair açık bir tanım bulunmamaktadır; bu nedenle hangi durumların şahsi ret kapsamında değerlendirileceğini belirlemek güçtür. Hekimin cinsiyet, ırk, dini inanç, kültür gibi sebeplerle hastayı reddetmesi haklı şahsi sebep sayılmaz. Türk Tabipleri Birliği (TDT) m.2/2’ye göre, tabip ve diş tabibi, hastanın cinsiyeti, ırkı, dini ve mezhebi, karakteri, sosyal durumu veya siyasi kanaati ne olursa olsun muayene ve tedavi hususunda azami dikkat göstermekle yükümlüdür.Benzer şekilde, Hekimlik Meslek Etiği Kuralları (HMEK) m.7, hekimin görevlerini sosyal, etnik, dini veya cinsiyet temelli ayrım gözetmeksizin yerine getirmek zorunda olduğunu ifade eder. Ayrıca, Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi’ndeki mesleki bağlılık yemini, hekimin din, ulus, ırk, parti politikası veya toplumsal durum gibi faktörlerin görev ve hasta ilişkisine müdahale etmesine izin vermeyeceğini taahhüt etmesini öngörür. Bu çerçevede, hekimin mesleğini yerine getirirken tarafsız davranma yükümlülüğü, hekimlik mesleğinin evrensel ilkelerinden biridir.

Hekim, politik görüş, görünüm veya toplumsal önyargılar gibi nedenlerle hastalar arasında ayrımcılık yapamaz; bu tür gerekçelerle hastayı reddetmesi haklı sayılmaz. Benzer şekilde, eşcinsel çiftler, evli olmayan kadınlar veya toplumsal olarak kabul görmeyen diğer gruplar, ret için haklı bir sebep oluşturmaz.

Hekimin hastayı reddetme hakkının sınırlarının genişlemesi, uygulamada hasta seçmeye dönüşerek ayrımcılık yapmama ilkesinin zayıflamasına yol açabilir. Bu durum, sunulan sağlık hizmetinin kalitesini olumsuz etkiler ve hastanın zarar görmesine neden olabilir.

1.3.2.1.Hekim ile Hasta Arasındaki Güven İlişkisinin Zedelenmesi

Hekim ile hasta arasındaki ilişki güven temeline dayanmaktadır. Güvenin zedelenmesi, bazı durumlarda hastayı reddetmek için haklı bir neden oluşturabilir. Örneğin, hastanın hekime doğru ve açık bilgi vermemesi veya tedavi sürecinde işbirliği göstermemesi, hekimin ret kararı almasına gerekçe teşkil edebilir.

Hekime karşı olumsuz tutum ve davranışlar, hekime yönelik fiziksel veya psikolojik baskı ve tehditler, tedavinin aksatılması, ilaçların kullanılmaması veya hekime güven duyulmaması gibi durumlar, hastayı reddetmek için haklı bir gerekçe oluşturabilir.

Hastanın, hekimin önerdiği tedaviyi kabul etmemesi, hekimin hastayı reddetmesi için haklı bir neden olarak değerlendirilebilir.Buna karşın, hastanın hekimin önerdiği tedavi yöntemini reddetmesi tek başına hekime hastayı reddetme hakkı vermez. Örneğin, cerrahi müdahaleyi kabul etmediği için bir hastaya “kendi başının çaresine bakması gerektiği” söylenemez; hekimin ret hakkı, yalnızca hastanın tedaviye ilişkin işbirliği eksikliği veya güven zedelenmesi gibi haklı gerekçelere dayanmalıdır.

Öncelikle tedavi yöntemi konusunda hasta ile hekim arasında uzlaşma sağlanmaya çalışılır; uzlaşma sağlanamadığı takdirde hekim, hastayı reddetme hakkına sahiptir. Hekim, tedavi yöntemini belirleme konusunda özerktir ve kendi değerlerine veya mesleki değerlendirmelerine uygun olmayan bir uygulamayı, hastanın hayatını tehlikeye atmamak kaydıyla gerçekleştirmeye zorlanamaz.

Hekim, hastanın sigara içmesi nedeniyle tedavisini reddedemez. Örneğin, kanser tedavisi gören bir hasta sigara içmeye devam etse dahi, hekim hastaya bakım ve tedavi sağlamakla yükümlüdür. Hekim, sigarayı bırakma konusunda hastayı bilgilendirmeli ve desteklemelidir; ancak bu gerekçeyle hastayı reddetmek, tedaviyi geciktirecek ve hastanın hekime tam bilgi vermesini engelleyecektir. Sigara içmek gibi alışkanlıkların haklı ret sebebi sayılması, hekime aşırı yağlı gıda, şeker, alkol tüketimi veya egzersiz yapmama gibi riskli davranışlar sergileyen hastaları da reddetme imkânı vererek ret hakkının sınırlarını aşırı genişletebilir. Bu nedenle sigara içme, haklı ret sebebi olarak kabul edilemez.

Hekim, hastayla arasında akrabalık bağı bulunması nedeniyle tedaviyi reddetmek isteyebilir. Akrabalık ilişkisi, hekimin objektif kararlar almasını ve tarafsız davranmasını engelleyebilir. Bu tür durumlarda, hekimin hastayı reddetmesi hem hasta hem de hekim açısından olası olumsuz sonuçları önleyebileceği için haklı ret sebebi olarak değerlendirilebilir.

1.3.2.2.Bulaşıcı Hastalık

Bir Üniversite Hastanesi’nde HIV pozitif  hamile hastanın ameliyatına girmeyi kabul etmeyen hekimler nedeniyle gündeme gelen bir olay, tedavi özgürlüğü ile hastanın tedavi hakkı arasındaki dengenin önemini ortaya koymuştur. İddialara göre, birçok hekimin ameliyata girmemesi üzerine başhekimlik devreye girmiş ve ameliyat başka bir hekim tarafından gerçekleştirilmiştir; ameliyat sırasında asistan hekimin eline iğne batmış ve tedavi gören hekimin testlerinde HIV virüsüne rastlanmamıştır. Bu tür durumlarda, hekimin tedavi özgürlüğü ile hastanın tedavi olma hakkı arasındaki dengeyi gözetmek kritik önemdedir. Özellikle cerrahlar ve aileleri, HIV pozitif hastalara müdahalede bulunurken potansiyel riskleri dikkate almakta ve bu nedenle müdahaleden çekinebilmektedir. Bu vaka, adli ve idari makamlarca yapılan soruşturma sonuçları ışığında ülkemizdeki uygulamalara yol gösterici niteliktedir. Bu durum yalnızca hekimin ve ailesinin değil, diğer sağlık çalışanlarının ve hastaların da sağlığını tehdit edebilir; çünkü HIV virüsünün hekime bulaşması, dolaylı olarak bu kişiler için de risk oluşturur. Hekim, hem bu kişilerin sağlığını korumak amacıyla hem de şahsi sebeplerle hastayı reddetme kararı alabilir.

Araştırmalar, hekimlerin HIV pozitif hastalara karşı isteksiz ve korkuyla yaklaştığını ortaya koymaktadır. Hatta tıp fakültesi öğrencileri, hekimlerin HIV taşıyan hastaları tedavi etmeye zorlanması durumunda, korkunun etkisiyle kaliteli sağlık hizmeti sunamayacaklarına inanmaktadır.

Bazı hastaların hastalık durumları dışında, cinsel yönelimleri veya ilaç bağımlılığı gibi etkenler de hekimlerin bu hastalara tereddütle yaklaşmasının nedenleri arasında yer almaktadır.

Baskın görüşe göre, hekimin tedavi özgürlüğü olsa da, HIV pozitif hastaları yalnızca mazur görülebilecek haklı bir neden olmaksızın reddetmesi haklı sayılmaz. HIV gibi enfeksiyon riskleri mesleğin doğasından kaynaklanmakta olup, hekimlerin mesleklerini icra ederken bu riskleri bildikleri ve kabul ettikleri varsayılmaktadır. Üstelik enfeksiyon tehlikesi, uygun fiziki ve tıbbi yöntemlerle büyük ölçüde azaltılabilir.Bu bağlamda, tedavi sırasında enfeksiyon riskini minimize etmek için önlük, eldiven, maske gibi kişisel koruyucu ekipmanların özenle kullanılması ve tedavinin titizlikle yürütülmesi gerekmektedir.

Bulaşıcı hastalık, kişisel ret sebebi olarak değerlendirilemez ve gerekli koruyucu önlemler ile ekipmanlar sağlanmışsa, hekimin mesleki nedenle hastayı reddetme hakkı da bulunmamaktadır. Ancak, koruyucu yöntem ve ekipmanların her koşulda tam güvenlik sağlayamayacağı ve hekimlerin belirli bir risk altında olmasının kaçınılmaz olduğu gerçeği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Dünya Tabipler Birliği, HIV/AIDS ile ilgili açıklamasında, HIV pozitif hastalara karşı ayrımcılık yapılamayacağını vurgulamaktadır. Hekim, hastanın ihtiyacı olan hizmeti sağlayamıyorsa, hastayı bu hizmeti alabileceği başka bir hekim veya kuruma yönlendirmeli ve yönlendirme tamamlanana kadar hastaya mevcut imkânlarıyla en iyi hizmeti sunmalıdır.

Sadece HIV virüsü değil, diğer bulaşıcı ve kalıcı tedavisi olmayan hastalıklar için de benzer kurallar geçerlidir. Örneğin, HIV gibi bulaşıcı bir hastalık taşıyan Ebolalı hastaların tedavisinin reddedilip edilemeyeceği konusunun tartışıldığı görülmektedir.

Hekimin, yalnızca Ebola virüsü taşıdığı gerekçesiyle hastayı reddetmesi etik açıdan mümkün değildir; bu hastalar da ayrımcılığa uğramadan tedavi edilme hakkına sahiptir. Hekimin, kendisine veya başkalarına bulaşma riskini en aza indirecek önlemleri alarak hastayı tedavi etmesi zorunludur.

1.3.2.3.Kişisel Değerler

Kişisel değerler gerekçe gösterilerek reddedilen tıbbi müdahaleler arasında kürtaj ve sünnet öne çıkmaktadır; ancak bu ret sebebinin haklı sayılıp sayılmayacağı konusunda görüş birliği bulunmamaktadır. Hekimlik gibi ciddi bir görevde, vicdanın önceliği olmamalıdır; hekim, hastanın istekleri doğrultusunda modern tıbbın gereklerini uygulayarak fayda sağlamalıdır. Kendi değerleriyle çeliştiği için yasal ve faydalı tedaviyi sunmaya hazır olmayan hekim, bu görevi üstlenmemelidir. Aksi takdirde, hekimin vicdani reddi eşitsizliğe ve hastanın etkili bir müdahaleden mahrum kalmasına yol açar.

AİHM, 319vicdani ret ile ilgili bir uyuşmazlıkta (AİHM’in 02.10.2001 tarihli Pichon ve Sajous v. Fransa kararı, BN:49853/99.) eczacılar açısından verdiği kararda, mesleki görev ve yasal yükümlülüklerin, kişisel inanç ve vicdani gerekçelerin önünde tutulması gerektiğini vurgulamıştır. Olayda, başvurucuların doğum kontrol ilaçlarını dini inançları gerekçesiyle satmayı reddetmeleri, sözleşmenin 9. maddesi kapsamında korunmamıştır. Mahkeme, yasal olarak satılması gereken ilaçlar için kişisel inançların mesleki yükümlülüklere üstün gelmeyeceğini belirtmiş ve başvuruyu kabul edilemez bulmuştur. Bu yaklaşım, hekimin vicdani ret hakkı konusunda da çıkarım yapmamıza ışık tutmaktadır; yani hekim, hastaya yasal ve gerekli tedaviyi sunmaktan kaçınmak için yalnızca vicdani gerekçelere dayanamaz.

Nasıl ki eczaneler belirli ilaçların temin edilebileceği tek nokta ise, hekimler de hastaları tedavi etme ehliyetine ve yeterliliğine sahip tek meslek grubudur.

Hekimlerin kişisel değerlerini gerekçe göstererek hastayı reddetmesine, kürtaj, suni döllenme ve sünnet dışında da örnekler verilebilir. Örneğin, hekim, hastanın ismi, cinsel kimliği veya dini inancı gibi sebeplerle tedaviden kaçınmak isteyebilir. Bu tür durumlar, Sağlık Bakanlığı’na TBMM aracılığıyla iletilen soru önergelerinde de yer almakta; özel hastanelerde bazı hastaların hekim tarafından, ismi gibi kişisel özellikleri gerekçe gösterilerek muayene edilmediği iddiaları gündeme gelmektedir. (Yargıtay, 26. Dönem 3. Yasama Yılı, 7/21768 Esas Numaralı Soru Önergesi.)

Soru önergesi cevabında, hekimin hastaya karşı herhangi bir ideolojik yaklaşımı bulunmadığı değerlendirilmiş ve bu nedenle ilgililer hakkında idari, mali veya disiplin yönünden herhangi bir işlem yapılmasına gerek olmadığı belirtilmiştir.

Soru önergesine konu olaydaki iddialar yalnızca iddia aşamasında kalmış olmakla birlikte, hekimin hastasını ismi nedeniyle reddedemeyeceği açıktır. İsme dayalı reddetme, şahsi ret sebebi olarak kabul edilemeyeceği gibi, ayrımcılık yasağına da açıkça aykırılık teşkil eder. Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi’ne göre hekimler, hastalarının yaşı, hastalığı veya engelliliği, inancı, etnik kökeni, cinsiyeti, milliyeti, politik düşüncesi, ırkı, cinsel yönelimi veya toplumsal konumu temelinde ayrım yapamazlar.

1.3.3. Hekime Şiddet Durumunda Tedavi Reddi

Hekime şiddet uygulanması durumunda, hekimin hastayı tedaviden kaçınabileceği konusunda bir şüphe bulunmamaktadır. Buna karşılık bir görüşe göre, hekime şiddet uygulanması hâlinde tedaviden kaçınamayacağı tek istisna, şiddetin tedavinin olağan risklerinden kaynaklanması durumudur. Bu hâlde, hekimin hastayı reddetme hakkı bulunmamaktadır. Örneğin, ruh ve sinir hastalıkları bölümünde tedavi gören bir hastanın hekime fiziksel şiddet uygulaması, hekime hastayı reddetme hakkı vermez.

Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine dayanılarak yayınlanan 14.05.2012 tarihli Çalışan Güvenliği Genelgesi’nde, hekimin şiddet nedeniyle hizmetten çekilebileceği belirtilmiştir. Genelgenin 6. maddesine göre, sağlık çalışanları, sağlık hizmeti sunumu sırasında şiddete maruz kalmaları hâlinde, acil müdahale gerektiren durumlar hariç, hizmetten çekilme talebinde bulunabilirler. Özellikle kamu görevlisi hekimlerin bu hakka sahip olduğu vurgulanmalıdır. Hakeri’ye göre, kamu görevlisi hekimin Çalışan Güvenliği Genelgesi’ne dayanarak şiddet nedeniyle tedaviden kaçınması hâlinde, bu durum “hizmetten çekilme hakkı” olarak tanımlanmaktadır.

Kamu görevlisi olmayan hekimler, şiddete maruz kalmaları hâlinde şahsi ret sebebine dayanarak hastayı reddedebilirler. Ancak, Çalışan Güvenliği Genelgesi’ne dayalı hizmetten çekilme talebi kurum yöneticisi tarafından kabul edilmezse, hekim artık TDT m.19 çerçevesinde şahsi nedenlerle hastayı reddedemez; aksi hâlde sorumluluğu doğar. Genelgeye göre, yetkili yönetici, hekimin hizmetten çekilme talebini uygun bulduğunda hem hastanın tedavisinin devamını hem de güvenliğin sağlanmasını temin edecek tedbirleri almakla yükümlüdür. Bu durumda yöneticiye, hastayı tedavi edecek hekimi belirleme; kurumda bu nitelikte bir hekimin bulunmaması hâlinde hastayı başka bir sağlık kuruluşuna sevk etme; sevk edilen kurumda hastanın tedavi hizmetini almasını sağlama ve sürecin hiçbir aşamasında hastanın tedavisinin aksatmamasını temin etme sorumluluğu yüklenmiştir.

1.4.Hakkın Kullanılma Şartları

1.4.1.Ret Sebebinin Hastaya Bildirilmesi

Hekim, hastayı keyfi olarak reddedemez; böyle bir reddetme ne mesleki etik kurallarıyla bağdaşır ne de hukuka uygundur.

Mevzuatımızda, hastanın reddinin yalnızca mesleki veya şahsi sebeplerle yapılabileceği belirtilmiştir. Hekim, hasta ile ilişkiyi sonlandırmak istediğinde, bu kararın hem kendisi hem hasta hem de üçüncü kişiler açısından haklı gerekçelere dayandırılabilir olması gerekir. Hekim, hastayı reddetme gerekçesini açık ve net bir şekilde ortaya koymak zorundadır.

Mevzuatımızda, hekimin hastayı reddetme hakkı herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Hekim, ret sebebini sözlü olarak hastaya ileterek tedaviye başlamayabilir veya tedaviyi sonlandırabilir. TDT’nin 19. maddesine göre, mesleki veya şahsi nedenle tedaviyi bitirmeden hastasını bırakan hekim, diğer hekimin müdahalesine imkân verecek zamanı önceden hesaplayarak hastayı vaktinde bilgilendirmekle yükümlüdür. Ret sebebinin hasta dışında başka bir kişi veya mercie iletilmesi veya talebin kabulü gerekli değildir; tüzükte böyle bir prosedür öngörülmemiştir. Dolayısıyla hekim, bu hakkını tek başına ve bağımsız olarak kullanabilir.

1.4.2.Hastanın Başvurabileceği Başka Bir Hekimin Bulunması

Hekimin hastayı tedaviden kaçınabilmesi için, öncelikle hastanın başvurabileceği başka bir hekimin bulunması gerekmektedir. Hekim, tedavisine başladığı hastayı mesleki veya şahsi sebeplerle tedaviyi bitirmeden bırakacaksa, hastanın alternatif bir hekime yönlendirilebilmesi gerekir. Ayrıca, tedavinin yarıda bırakılması hâlinde hastaya gerekli uyarı ve bilgilendirmelerin yapılması zorunludur.

Bir Yargıtay kararında (Yargıtay 5. C.D. 2016/4911 E., 2016/7692 K. sayılı ve 19.09.2016 tarihli kararı) süt izninde olan bir aile hekiminin hastayı muayene edememesi nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıkta, hastanın başvurabileceği başka bir hekimin bulunmasının önemi vurgulanmıştır. Somut olayda, hastanın aile hekimine başvurduğu sırada hekimin süt izni nedeniyle muayene yapamaması ve diğer hekimlerin de hastayı kabul etmemesi, tedavi hakkının ihlali olarak değerlendirilmiş ve olaya ilişkin cezai sorumluluk araştırılmıştır. Kararda, aile sağlığı merkezinde hastayı tedavi edecek başka bir hekimin bulunmaması hâlinde, hekimin haklı sebebe dayansa dahi hastayı tedaviden kaçınamayacağına dikkat çekilmiştir. Uyuşmazlık ceza hukuku çerçevesinde ele alınmış olup, TDT hükümleri özelinde detaylı bir inceleme yapılmamıştır.

2.Hekimin Tedavi Özgürlüğünü Kullanmasının Hukuki ve Etik Sonuçları

Hekimin tedaviyi reddetme hakkı, hukuka uygun bir şekilde kullanıldığında, hastanın tedavi olma hakkı engellenmemeli ve hasta, başka bir hekim tarafından gerekli tedaviye erişebilmelidir.

Hekimin tedaviyi reddetme hakkı hukuka uygun biçimde kullanıldığında, hem hastanın tedavi olma hakkı hem de hekimin tedavi özgürlüğü korunur; böylece hasta ve hekim hakları arasında denge sağlanmış olur. Öte yandan, ret hakkının hukuka aykırı kullanımı tıbbi uygulama hatasına yol açar. Örneğin, hekimin özen yükümlülüğüne aykırı şekilde hastayı başka bir hekime yönlendirmeden ilişkiyi sona erdirmesi veya hastanın sağlığı açısından kritik bir dönemde reddetmesi, hukuka aykırı ret kapsamında değerlendirilir.

Tedaviye henüz başlanmadan hastanın reddedilmesi durumunda, hasta Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında tüketici olarak nitelendirilebilir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/18107 E.,2018/3804 K. sayılı ve 29.03.2018 tarihli kararı) Bu nedenle, ret durumunda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6. maddesindeki düzenlemelere de atıf yapılması önem taşımaktadır.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m.6/2’ye göre, tüketiciye hizmet sağlamak, haklı bir gerekçe olmadıkça engellenemez. Dolayısıyla hekimin hastaya sağlık hizmeti sunmaktan kaçınabilmesi, yalnızca mesleki veya şahsi haklı nedenin varlığı halinde kanuna uygun olacaktır. Hekim, henüz tedavisine başlamadığı hastaya bu haklı nedenler çerçevesinde hizmet sunmaktan kaçınabilir. Ayrıca, Tıp Doktorları Tüzüğü ve Borçlar Kanunu hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, hekimin tedavi sözleşmesini tek taraflı olarak sonlandırabilmesi için haklı sebebe dayanması ve bu hakkını uygun bir zamanda kullanması gerekmektedir.

KAYNAKÇA

Hekimin Tedavi Etmeme Hakkı: Hangi Durumlarda Mümkün?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sağlık Haberi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Su anda sizinle birlikte
9 kişi
daha sitede
Google Analytics gerçek zamanlı verisidir