Yükleniyor...
Av. Ece Ertuğ Özkara avatarı
Av. Ece Ertuğ Özkara
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Köşe Yazıları
  4. İlaç Tedavisinde Hekimin Hukuki Sorumluluğu ve Hastanın Hakları

İlaç Tedavisinde Hekimin Hukuki Sorumluluğu ve Hastanın Hakları

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İlaç tedavileri, kimyasal bileşiklerin insan vücudu üzerindeki etkilerine dayandığından, doğası gereği çeşitli belirsizlikleri bünyesinde barındırmaktadır. Bu belirsizlik, özellikle bireyler arası fizyolojik farklılıkların ilacın etkileri üzerinde değişken sonuçlar doğurabilmesi gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Aynı ilaç, farklı hastalarda değişik tepkilere yol açabilir; bu durum, ilaç tedavisinin öngörülebilirliğini sınırlandırmakta ve hekimlerin tedavi sürecindeki özen yükümlülüğünü daha da önemli hâle getirmektedir.

Hekimler, mesleki sorumlulukları gereği yalnızca teşhis ve tedavi yöntemleriyle sınırlı kalmayıp, ilaçların etkileri, dozajları ve muhtemel riskleri hakkında da bilgi sahibi olmalıdır. Tıpta meydana gelen bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip etmek, bu çerçevede ilaçlarla ilgili yenilikleri ve uyarıları dikkate almak hekimlik mesleğinin temel bir yükümlülüğüdür.

İlaç Tedavisinde Hekim Hatasının Tespiti

İstenmeyen ilaç etkilerinin klinik olarak özgün bir hastalık tablosu şeklinde ortaya çıkması, çoğu zaman bu etkilerin hekim tarafından dahi fark edilmesini zorlaştırmaktadır. Bu durum, ilaç tedavilerinde beklenmedik komplikasyonların tespitini ve hekim hatasının ispatını hukuki açıdan son derece karmaşık hâle getirmektedir. Nitekim yalnızca zarar meydana gelmiş olması, hekimin hukuki olarak sorumlu tutulması için yeterli değildir; hekimin kusurunun varlığı ile zarar arasında uygun bir illiyet bağının kurulması da zorunludur.

Yargı kararları, ilaç tedavilerinden kaynaklanan zararlar söz konusu olduğunda hekimin sorumluluğunun doğabilmesi için, zarar ile tıbbi müdahale arasında açık ve kesin bir nedensellik bağının kurulmasını şart koşmaktadır. Bu bağlamda, hekimin sorumlu tutulabilmesi için öncelikle zarar gören olgunun ilaç tedavisinden kaynaklandığı ispatlanmalı; ardından ise hekimin bu tedavi sürecinde kusurlu, ihmalkâr ya da hatalı davrandığı açık biçimde ortaya konulmalıdır. Bu şartların birlikte gerçekleşmesi durumunda hekimin hukuki sorumluluğuna gidilebilecektir.

İlaç Tedavisinde Hekimin Sorumluluğunu Meydana Getiren Uygulama Hataları Nelerdir?

Hekimlerin ilaçlara ilişkin sorumlulukları, yalnızca ilacın reçete edilmesiyle sınırlı olmayıp; tedavi sürecinin birçok aşamasını kapsamaktadır. Bu kapsamda hekimden beklenen yükümlülükler, ilacın uygun dozda ve doğru kullanım şekliyle belirlenmesi, hastanın potansiyel yan etkiler hakkında bilgilendirilmesi, ilaç kullanım sürecinin izlenmesi ve gerektiğinde müdahalede bulunulması gibi sorumlulukları içerir. Ayrıca, ilaç kullanımına bağlı bir zarar meydana gelmişse, hekimin bu zararın büyümesini engellemesi ve hastaya zarar veren etkeni ortadan kaldırmaya yönelik gerekli tedaviyi sağlaması da sorumluluk alanına dâhildir.Bu süreçlerin herhangi birinde, tıp biliminin güncel ve kabul gören standartlarına aykırı davranılması durumunda, hekimin hukuki ve mesleki sorumluluğu doğabilir. Bu tür ihlaller, tıbbi uygulama hataları (malpraktis) kapsamında değerlendirilir. İlaç tedavisine ilişkin uygulama hataları, doğrudan hastanın sağlığı üzerinde olumsuz sonuçlara yol açabileceği gibi, hekimin hukuki sorumluluğunu da gündeme getirmektedir.

İlaç tedavisinde karşılaşılan başlıca uygulama hatalarına; hasta öyküsünün (anamnez) yetersiz veya hatalı şekilde alınması, yanlış ya da eksik teşhis konulması, tedaviye yönelik endikasyonun hatalı belirlenmesi, birden fazla ilacın etkileşimlerinin göz ardı edilmesi, ilacın uygulama dozunun veya süresinin yanlış belirlenmesi ve hastanın yeterli düzeyde aydınlatılmaması gibi durumlar örnek gösterilebilir. Bu tür hatalar, hekimin bilgi eksikliğinden ya da mesleki özen yükümlülüğünü yerine getirmemesinden kaynaklanabileceği gibi, sistemsel eksikliklerin sonucu olarak da ortaya çıkabilir.

Doğru Anamnez Almanın Önemi ve Anamnez Hatalarının Yol Açtığı Sorunlar

İlaç tedavisine başlanmadan önce hastadan alınacak tıbbi öykü (anamnez), hekimin doğru tanı ve uygun tedavi süreci oluşturabilmesi açısından hayati bir öneme sahiptir. Bu aşamada hekim; hastanın halihazırda kullandığı ilaçları, fizyolojik durumunu, mevcut hastalık geçmişini, bilinen alerjilerini ve ilaçlara karşı gösterdiği önceki reaksiyonları dikkatle sorgulamalıdır. Söz konusu bilgilerin eksik ya da hatalı alınması, hem tedavi sürecini hem de hasta güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atabilmektedir.

Hasta öyküsünün yeterince alınmaması, doğrudan tıbbi uygulama hatası (malpraktis) olarak değerlendirilir. Zira hastada mevcut olan ilaç intoleransı ya da alerjik yatkınlık, bu süreçte tespit edilmelidir. Aksi hâlde, yanlış ilaç seçimi, hatalı dozaj uygulaması ve bunun neticesinde ortaya çıkan advers etkiler kaçınılmaz hâle gelebilir. Bu gibi durumlarda, hekimin özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle ilaç tedavisinden doğan zararlardan hukuken sorumlu tutulması mümkündür.

Özellikle alerjik reaksiyonlar veya ilaç direnci gibi ciddi komplikasyonlar, çoğunlukla hasta öyküsünün eksik alınmasıyla doğrudan ilişkilidir. Bu tür ihmaller, tedavinin başarısını olumsuz etkilediği gibi, hastada geri dönüşü olmayan sağlık sorunlarına da neden olabilir. Dolayısıyla, hasta öyküsünün titizlikle ve ayrıntılı bir şekilde alınması, hekimin mesleki sorumluluğunun ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilmelidir.

Teşhiste Yapılan Hatalar ve Hekimin Mesleki Sorumluluğu

Tıbbi müdahalenin başlangıç noktası olan teşhis süreci, tedavi yönteminin doğru belirlenmesi açısından hayati bir öneme sahiptir. Teşhiste yapılan hata ya da eksiklik, yalnızca yanlış bir tedaviye değil, aynı zamanda hastanın klinik durumuna uygun olmayan bir ilaçla müdahalede bulunulmasına yol açar. Bu durum, hastanın sağlığı açısından ciddi sonuçlar doğurabileceği gibi, hekimin hukuki sorumluluğunu da gündeme getirir.

Özellikle gerekli laboratuvar ve görüntüleme tetkikleri yapılmaksızın, yalnızca klinik gözleme dayalı olarak konulan tanılar, Yargıtay içtihatlarında açıkça teşhis hatası olarak değerlendirilmiştir. Bu tür durumlarda, hekimden beklenen mesleki özenin gösterilmemesi nedeniyle doğan zarar, tıbbi uygulama hatası (malpraktis) kapsamında değerlendirilmekte ve hekimin sorumluluğuna gidilmektedir.

Yanlış İlaç, Yanlış Doz: Endikasyon Hatasının Sağlık ve Hukuk Boyutu

Tıbbi tedavi sürecinde ilacın endikasyona uygun şekilde reçetelenmesi, hekimin temel yükümlülüklerinden biridir. Endikasyon hatası; hastalığın teşhisine uygun olmayan, etkisiz veya gereksiz bir ilacın yazılması ya da yazılması gereken ilacın hiç reçetelenmemesi gibi durumları kapsamaktadır. Bu bağlamda, isim benzerliği nedeniyle yanlış ilacın reçete edilmesi, hatalı dozaj, gereksiz ilaç kullanımı ya da geç reçete verilmesi gibi uygulamalar, endikasyon hatasının tipik örnekleri arasında yer almaktadır.

Endikasyon hatası, yalnızca yanlış ilaç verilmesiyle sınırlı değildir. Etkinliği şüpheli ya da çağdaş tıp uygulamalarıyla bağdaşmayan ilaçların tercih edilmesi, hastaya daha uygun ve modern bir tedavi seçeneği varken eski ve etkisiz ilaçlarla müdahale edilmesi veya ilacın yanlış kullanım talimatlarıyla sunulması da bu kapsamda değerlendirilir. Ayrıca endikasyon mevcut olduğu hâlde hekimin gerekli ilacı yazmaması da ihmal sayılarak sorumluluk doğurur.

İlaç Etkileşimleri Nedeniyle Artan Yan Etki Riskleri ve Hekimin Rolü

Hastalığın tedavisinde birden fazla ilacın aynı anda kullanılması durumunda, hekimlerin ilaçlar arasındaki olası etkileşimleri dikkatle değerlendirmesi gerekmektedir. Bu etkileşimlerin göz ardı edilmesi halinde, hekimin hukuki sorumluluğu doğabilir. Çoklu ilaç kullanımında, ilaçların yan etkilerinin görülme olasılığı artmakta; iki ilacın birlikte kullanımında yan etki riski yaklaşık %5 iken, yedi veya daha fazla ilacın eş zamanlı kullanımında bu risk %100’e kadar yükselmektedir. Bu nedenle, özellikle yaşlı hastalara ilaç reçete edilirken, hekimlerin titiz ve özenli davranması büyük önem taşımaktadır.

Tedavi Sürecinde İlacın Hatalı Uygulanması

Tedavi amacıyla verilen ilacın yanlış farmasötik formda uygulanması, hekimin gerekli özen ve dikkati göstermediğinin bir göstergesidir ve bu durum hekimin hukuki sorumluluğunu doğurur. İlacın kullanımına başladıktan sonra istenmeyen yan etkiler ortaya çıkabilir; bu nedenle hekim, tedavi süresi boyunca hastanın durumunu düzenli olarak izlemelidir. İlacın hastaya zarar vermesi halinde, hekimin zamanında müdahale ederek gerekli önlemleri alması gerekmektedir. Aksi takdirde, yani istenmeyen etkiler fark edilip önlem alınmazsa ya da yetersiz önlem alınırsa, ortaya çıkan zararlardan hekim sorumlu tutulacaktır.

İlaç Kullanımında Aydınlatma Yükümlülüğü: Hekimin Hukuki ve Mesleki Sorumluluğu

Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 26. maddesi, hastaya yapılacak aydınlatmanın kapsamını ayrıntılı şekilde düzenlemektedir. Buna göre hekim, tedaviye başlamadan önce hastaya tedavinin içeriği, kullanılacak ilaçların riskleri ve olası yan etkileri hakkında kapsamlı bilgi vermeli; yan etkiler ortaya çıktığında hastanın tekrar başvurması gerektiğini açıklamalı, ilacın kullanılmaması durumunda hastalığın seyri hakkında bilgilendirmeli ve ilacın doğru kullanım şekli ile dikkat edilmesi gereken hususları detaylı olarak aktarmalıdır. Bu süreçte hastanın tereddütleri giderilmeli ve hastanın bilinçli, özgür bir şekilde tedavi kararını verebilmesi sağlanmalıdır. Hastanın yeterince aydınlatılmadan uygulanan ilaç tedavisi hukuka aykırı olup, bu durumda hekim ortaya çıkan zarardan sorumludur. Hekimin, ilaç prospektüsünde yer alan bilgiler nedeniyle aydınlatma yükümlülüğünden kurtulması mümkün değildir. Uygulamada, standart ve yüzeysel hazırlanmış aydınlatma metinlerinin yeterli bilgilendirme sağlamaması nedeniyle geçerli bir onam (rıza) alınması mümkün olmamakta ve bu durum Yargıtay kararlarında da açıkça vurgulanmaktadır.

Hekimlerin İlaç Yazma Sürecindeki Hukuki Yükümlülükleri Nelerdir?

A. Hekimin Tazminat Sorumluluğu

Hekimin uyguladığı ilaç tedavisinin hukuka uygun sayılabilmesi için bir dizi şartın gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar arasında hastanın aydınlatılmış rızasının alınması, tedavinin yetkili hekim tarafından planlanması, tıp biliminin kabul ettiği yöntem ve kuralların uygulanması ile hastanın üstün yararının veya kamu yararının gözetilmesi yer almaktadır. Hekimin, tedavi öncesinde hastanın tıbbi öyküsünü alması, doğru teşhis koyması, uygun tedavi yöntemini seçmesi ve hastayı kapsamlı biçimde bilgilendirerek onamını alması temel yükümlülüklerindendir.

Hekim, hastanın kendi tedavi süreciyle ilgili karar verme hakkına saygı göstermeli, ilacın fayda ve risklerini hastaya açıkça sunarak, hastanın bilinçli bir şekilde karar vermesine imkân tanımalıdır. Hasta, tedavinin yararları ile risklerini ve tedavi edilmemesi durumunda ortaya çıkabilecek sonuçları karşılaştırarak özgür iradesiyle tercih yapabilmelidir. Ancak hekim, ilacın tedavi edici etkisini garanti etmek zorunda değildir; fakat tıp bilimi standartları ve mesleki özen gereği gerekli dikkat ve titizliği göstermelidir.

Hekimin, tıbbi standartlara aykırı hareket etmesi, özen yükümlülüğünü ihlal etmesi veya hatalı ilaç tedavisi uygulaması durumunda hukuka aykırılıktan ve kusurdan söz edilir. Kusur, hekimin kasten veya ihmal sonucu yükümlülüklerini yerine getirmemesi olarak tanımlanır. Tazminat talebi için ise zararın varlığı zorunludur; zarar olmadan tazminattan söz edilemez. Maddi zarar, hastanın sağlık durumu ile tedavi öncesi durum arasındaki malvarlığı etkisi olarak, manevi zarar ise hastanın çektiği acı ve elem olarak değerlendirilir.

Hekimin kusurlu ilaç tedavisi sonucunda hastada meydana gelen zarar ile hekimin davranışı arasında illiyet bağı kurulabilmelidir. Ancak tedavi sonucunu garanti etmek tıp hukuku açısından mümkün olmadığından, hastalığın doğal seyri nedeniyle ortaya çıkan olumsuzluklardan hekim sorumlu tutulamaz. Fakat hekimin kusurlu davranışı hastalığın seyrini olumsuz etkilediyse, bu durumda sorumluluk doğar.

B. Hekimin Cezai Sorumluluğu

Türk Ceza Kanunu’nun 86/3-c maddesi, kamu görevi nedeniyle işlenen kasten yaralama suçunun nitelikli halini düzenlemektedir. Hekimlik mesleğinin kamu görevi kapsamında değerlendirilmesi sebebiyle, bu hükmün hekimler açısından önemli olduğu söylenebilir. Hekimlik mesleğinin hukuka uygun şekilde icra edilebilmesi için üç temel şartın bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir: Birincisi, mesleğin yetkili kişiler tarafından, yani hukuken hekimlik yapmaya yetkili olanlarca icra edilmesi zorunludur. Örneğin, hekimlik yapması yasaklanmış bir kişinin mesleği sürdürmesi hukuka aykırıdır. İkincisi, tıbbi müdahalenin tıbbi ve sosyal açıdan zorunlu olması, yani endikasyonun bulunması gerekir; gereksiz veya uygun olmayan müdahaleler hukuka aykırıdır. Üçüncü şart ise, hastanın aydınlatılmış onamının alınmasıdır; bu, hekimin hastasını kişisel ve sözlü olarak bilgilendirmesiyle yerine getirilir.

Hekimlerin cezai sorumluluğu, hem Türk Ceza Kanunu hem de ilgili özel kanunlarda düzenlenmiş suç tanımlarıyla belirlenmiştir:

Hekimin, ilaç tedavisi vermesi gerekirken bunu kendi tasarrufu ile veya hastanın talebi üzerine yapmaması ve dolayısıyla hastanın ölmesi sonucu , Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 83. maddesinde düzenlenen kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçu oluşur. Hekim, tedavi amaçlı düzenlediği reçetede dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak hastanın ölümüne yol açarsa, TCK’nın 85. maddesindeki taksirle öldürme suçu meydana gelir. Uygun olmayan ilaç reçete edilmesi sonucu hastada kasten zarar oluşursa, bu durum TCK’nın 86. maddesinde yer alan kasten yaralama suçunu teşkil eder. Doktrinde ilacın adeta bir silah gibi kabul edildiği ve uygun olmayan ilaç kullanımının ağır sonuçlar doğurabileceği vurgulanmaktadır. Hekim, bu fiiliyle TCK’nın 86/3 maddesine göre kasten yaralamanın nitelikli halini işlemiş sayılır.Ayrıca, hekimin ihmali sonucu hastada yaralanma meydana gelmişse, TCK’nın 88. maddesinde düzenlenen kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi suçu söz konusu olur. Son olarak, hekimin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi nedeniyle hastanın yaralanması halinde, TCK’nın 89. maddesinde belirtilen taksirle yaralama suçu oluşur.

Hekimlerin dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirilmesi çoğunlukla, haksız menfaat elde etmek amacıyla hukuka aykırı reçete düzenlemeleriyle ortaya çıkmaktadır. Bu durum özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) gibi kamu kurumlarına yönelik suç teşkil eder. Dolandırıcılık suçunda mağdurun kamu kurumu olması sebebiyle, suçun nitelikli hali uygulanmakta ve ceza oranları artırılmaktadır. Ayrıca, reçeteler resmî belge statüsünde bulunduğundan, bu belgelerin hukuka uygun olmayan şekilde düzenlenmesi resmî belgede sahtecilik suçunu oluşturur. Bu tür durumlarda hekimler, hem dolandırıcılık hem de belge sahteciliği suçlarından sorumlu tutulabilmektedir.

Kamu görevlisi sıfatıyla görev yapan hekimin, belirli bir ilaç firmasına ait ürünleri reçete etmesi karşılığında menfaat sağlaması, Türk Ceza Kanunu kapsamında rüşvet suçunu oluşturur. Bu tür davranışlar, hekimin meslek etiği ve hukuki yükümlülüklerine aykırı olup, kamu güvenini zedeleyen suç teşkil etmektedir.

Kamu görevlisi olan hekimlerin, kendilerine veya başkalarına menfaat sağlamak amacıyla hastanın iradesi üzerinde manevi baskı kurmaları ve görevlerinden kaynaklanan nüfuzu kötüye kullanmaları, hukuki açıdan suç teşkil eder. Örneğin, kamu hastanesinde görevli bir hekimin, uygun ilaç tedavisi için hasta yakınından para talep etmesi, açık bir icbar ve nüfuz kötüye kullanımı olarak değerlendirilir.

Hekimin, ilaç reçete edilmesine ilişkin bilgileri hukuka aykırı şekilde paylaşması, kişisel verilerin korunması açısından suç teşkil eder. Özellikle psikiyatrik ilaç kullanan hastaların bilgilerini izinsiz açıklaması, bu suçun somut örneğini oluşturur ve hekimin cezai sorumluluğunu doğurur.

Av. Ece ERTUĞ ÖZKARA

Avukat,Hemşire ve Sağlık Hukuku Uzmanı

Not: Bu içerik, ilk olarak HukukiHaber.net platformunda yayımlanmış olup, yazarının bilgisi ve izniyle bilgilendirme amacıyla burada da paylaşılmıştır. İçeriğin tüm fikrî hakları yazara aittir.

KAYNAKÇA

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sağlık Haberi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Link başarıyla kopyalandı!
KAI ile Haber Hakkında Sohbet