Değerli Meslektaşlarım, Sağlık Meslek Mensupları ve Okurlar,
Yazılarımızın hukuki açıdan daha anlaşılabilir olması için bazı temel kavramlar üzerinde durmayı uygun görmekteyiz bu nedenle, ilk olarak sorumluluk kavramını ele alacağız.
Hukuk temelde ikiye ayrılır; Kamu Hukuku ve Özel Hukuktur. Bu yazımız, özel hukuk bakımından sorumluluk kavramını içermektedir zira içeriği daha karmaşıktır.
Kişinin, şahıs ve mal varlığını korumak sorumluluk hukukunun gayesidir. Hukuka aykırı bir şekilde başkasına zarar vermeme (neminem laedere) de sorumluluk hukukunun temelini oluşturur. Zarar meydana geldiğinde ise mağdur, bir yaptırım olarak sorumlusundan, neden olduğu zararının giderilmesini talep edebilir. Bu durumda sorumlu, yükümlülüğünü hiç ya da gereği gibi yerine getirmeyip yaptırıma maruz kalan kişidir.
Örneğin bir hemşire, ilacı hastaya ağız yoluyla vermesi gerekirken damayolu ile enjekte ederse ve hasta bu nedenle bir zarar görürse, hastanın şahıs varlığı (vücut bütünlüğü) zarar görmüş olur. Bununla ilgili olarak hastanın tüm zararını, hemşire maddi olarak karşılamak zorunda kalabilir. Söz konusu hasta, sırf bu nedenle uzun süre çalışamazsa, geçimi için elde edemediği maaşını da talep edebilir. Bu durumda da hastanın malvarlığı zarar görmüş olur.
Maddi ve/veya manevi zarara sebep olan, bundan etkilenen kişinin zararını/zararlarını tazmin etmelidir bu nedenle tazminat hukuku, sorumluluk hukukunun farklı deyişle bir ifadesidir.
“…İle Sorumluluk”
Türk Hukukunda, sorumluluk kavramının karşılığı olarak ilk zamanlarda mesuliyet sözcüğü kullanılmıştır. İlgili bilgi kaynaklarında, sorumluluk deyiminin iki farklı anlamı olduğu belirtilmiştir. Farklı iki anlamdan biri “…ile sorumluluk” ifadesidir. Bu ifadeye göre borçlunun, borcunu ifa etmemesinin karşılığı olarak, borcun teminatı olan malvarlığından cebri icra aracılığı ile borcun ödenebilmesidir. Öğretide, sınırsız şahsi sorumluluk olarak kullanılan bu sorumluluğa, malvarlığı sorumluluğu da denir.
O halde Özel Hukuk’ta, bir kişinin şahıs varlığı ve/veya malvarlığı zarar görürse, zarar veren kural olarak malvarlığı ile sorumlu olur başka bir deyişle, bu nedenle meydana gelen tüm zararı parasal olarak karşılar. Şahıs varlığı ile zarar, maddi (vücut bütünlüğü) ve/veya manevi (acı, elem, ızdırap) olabilir.
“Sınırlı Sorumluluk”
Borçlu, kural olarak malvarlığının tamamıyla sorumlu iken, bazı durumlarda sorumluluk sınırlıdır. Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 631/f. 2’e göre devlet, terekenin borçlarından yalnızca, bu terekeden miras yoluyla elde ettiği değerler kadarıyla sorumludur dolayısıyla bu durumda, malvarlığının tamamından sorumlu olunmaz. Malvarlığındaki sorumluluğu sınırlayan diğer bir durum TMK m. 903/f. 2’de görülüyor; borçlunun sorumluluğu sadece irad senedinde teminat olarak gösterdiği rehin konusu mal ile sınırlı olur. Öğretide, bu durum için özel olarak ayni sorumluluk ifadesi kullanılmış, bunun anlamı ise sorumlulukta sınırın belirli bir konuda olduğudur. Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 576/f. 2’e göre konaklama yeri işletenlerin sorumluluğu, kendilerinin ve çalıştırdıkları kişilerin kusuru olmaksızın, her bir konaklayan için, bir günlük konaklama ücretinin en fazla üç katı kadardır. Burada da sorumluluk miktarla sınırlanmıştır. Bu konuda başka bir örnek TBK m. 583’te yer alıyor; kefilin sorumluluğu, sözleşmede yazılı şekilde belirlenen miktarla sınırlıdır.
“…den Sorumluluk”
Sorumluluk deyiminin ikinci anlamı “…den sorumluluk” ifadesidir. Bu ifadeye göre, borca aykırılık ya da genel davranış kurallarına aykırılık hallerinde ortaya çıkan zararın, zarar veren tarafından tazmin edilmesi mecburiyetidir. Borca aykırılık hali akdi (sözleşmesel) sorumluluğa, genel davranış kurallarına aykırılık hali ise haksız fiil sorumluluğuna dayanır. Nihai olarak, tazminat borcu çoğu zaman hukuka aykırı bir eylemden ve her zaman kanundan doğar.
“Hukuki Sorumluluk”
Sorumluluk hukuku ibaresi üç farklı anlama gelmektedir. Sözleşmeden doğan sorumluluk ile sözleşme dışı sorumluluğunun bileşimi geniş anlamda sorumluluğu, sözleşme dışı sorumluluk dar anlamda sorumluluğu, kusursuz (objektif) sorumluluk halleri ile özel kanunlarda düzenlenen sorumluluk halleri de en dar anlamda sorumluluğu belirtir.
Türk Hukukunda, sorumluluk hukukunun karşılığı ise dar anlamda sorumlulukta yerini bulmaktadır. Geniş anlamda sorumluluk ibaresi ise hukuki sorumluluk kavramının karşılığıdır. O halde hukuki sorumluluk deyince, sözleşmeden doğan sorumluluğu ve sözleşme dışı sorumluluğu aklımıza getirelim.
“Bir Açıklama”
Mesleğimle ilgili olarak hukuki sorumluluğun tamamını, akademik olarak çalıştım, araştırmalarım ilgili hocalarımız tarafından onaylandıkça gazete yazılarıma, anlaşılır bir şekilde yansıtmaya gayret edeceğim. Özel Hukuk alanına dahil olmayan ceza hukukundan doğan sorumluluk konusunu da naçizane çalıştım. Aynı durum onun için de geçerlidir. Her ne kadar hemşirelik alanında çalışmış olsam da kıyasen tüm sağlık meslek mensupları dahası, konu başlığıyla ilgilenen herkesin ziyadesiyle yararlanabileceği kanısındayım.
“Dar Anlamda Borç İlişkisi”
Sorumluluk kavramının daha geniş açıklanabilmesi için borç kavramına değinilmesi gerekir. Bir kişinin, başka bir kişiye karşı bir şey yapma, verme ya da yapmama yükümü altına sokan hukuki durumdur. Öğretide bu durum, dar anlamda borç ilişkisi olarak nitelendirilir. Borç, gereği gibi veya hiç yerine getirilmezse, şartlar da uygunsa borçlu, aralarındaki sözleşmeye dayanarak alacaklının zararını tazminle sorumlu olur. Borcun tanımından çıkarılabilecek sonuç, iki sözcüğün de (borç ve sorumluluk) birbirlerinin yerine kullanılabileceğidir. ‘Şartlar da uygunsa’ ifadesi ne anlama gelmektedir. Sorumluluğun doğması için, bazı unsurların varlığı gerekir. Söz konusu unsurlar, sorumluluk türüne göre değişmektedir. Yeri geldikçe, örnekler üzerinden açıklanacaktır.
Borç tanımına örnek olarak; hemşirenin, doğrudan (hastane dışında) anlaştığı hastasına karşı hemşirelik hizmetini sunma borcu (yapma) bulunmaktadır.
Not: Bu yazımız, ara yazı niteliğindedir. Kanunsuz Emir başlıklı yazımızla ilgili 3. örneğimiz yoldadır.
Kaynakça