Değerli Meslektaşlarım, Sağlık Meslek Mensupları ve Okurlar,
Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi
“Madde 83- (1) Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.
(2) İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;
- a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
- b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması, gerekir.
(3) Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir.”
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 83. maddesinde (bir bölümünde) düzenlenen suça göre, kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenebilmesi için kişinin, belirli bir icrai davranışta bulunma konusunda kanundan ya da sözleşmeden doğan yükümlülüğünün bulunması gerekir. Kamu ve özel sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık meslek mensuplarının hem Kanun’dan (Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun) hem de özel sağlık kuruluşuyla aralarındaki sözleşmeden doğan mesleki yükümlülükleri bulunmaktadır. Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçu, kişilere karşı işlenen suçlardan, hayata karşı işlenen suçlar grubundandır.
Yoğun bakımda görevini ifada bulunan bir hemşire, solunum destek cihazına bağlı bir hastasının, solunum yolunun tıkandığını fark etse ancak gerekli müdahaleyi yapmazsa ve sonuçta hasta bu nedenle yaşamını yitirirse, söz konusu suça sebebiyet vermiş olabilir.
Diğer bir örnekte; kan şekeri takibi sık olarak yapılan bir hastanın ölçüm sonrası, değerin normal aralıkta olduğunu fark eden hemşiresi, damar içi yoldan devam etmekte olan insülin karışımı sıvı tedavisini derhal durdurmazsa ve bu nedenle hasta komaya girip yaşamını yitirirse yine hemşire, suça sebebiyet vermiş olabilecektir.
Elbette, somut olayın tüm ayrıntılarıyla ortaya konulması, suçun unsurlarının belirlenmesi gerekir zira ilgili kanunlarda belirtilen suç tipiyle gerçekleşen eylem, birebir örtüşmelidir. Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçunda, kasten öldürme suçu kadar uzun bir süre olmasa da alt sınır 10 yıl ve üst sınır 25 yıl olacak şekilde bir ceza yaptırımına hükmedilir. Suçun manevi unsuru kasttır diğer bir deyişle suç kasten işlenmiş olur.
Hekim ve diş hekimlerinden, mesleğin icrası durumu söz konusu olmadığı zamanlarda da bazı hasta gruplarına müdahalede bulunması beklenir. Kanuni dayanak: Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi m. 3 ‘Tabip, vazifesi ve ihtısası ne olursa olsun, gerekli bakımın sağlanamadığı acil vakalarda, mücbir sebep olmadıkça ilk yardımda bulunur. Diş tabibi de, kendi sahasında aynı mükellefiyete tabidir.’ olarak iletilebilir. Ayrıca, bununla ilgili başka düzenlemeler de bulunmaktadır. Hekim ve diş hekimleri garantördür.
Kasten Yaralamanın İhmali Davranışla İşlenmesi
“Madde 88-(1) Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilebilir. Bu hükmün uygulanmasında kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesine ilişkin koşullar göz önünde bulundurulur.”
Aynı Kanun’un 88. maddesinde düzenlenen suçun işlenmesinde, kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçunun gerçekleşmesindeki şartlar geçerlidir, verilecek cezada bir miktar indirim yapılabilir. Bunun anlamı, indirim yapılmayabilir. Yaralama ifadesinin karşılığı kanunda, vücuda acı verme, sağlığı veya algılama yeteneğini bozma olarak nitelendirilmiştir.
Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi suçu, kişilere karşı işlenen suçlardan vücut dokunulmazlığına karşı işlenen suçlar grubundandır.
Son örnek üzerinden devam edilecek olunursa, solunum destek cihazına bağlı bir hastanın hava yolu tıkanır, hemşire gereken müdahaleyi yapmaz ve bu nedenle hastanın durumu daha da kötüleşirse suç gerçekleşmiş olabilir. Netice hastanın klinik tablosuna yansır; nörolojik değerlendirmesi geriler, laboratuvar sonuçları olumsuz yönde değişir, hastanın hemşireye fiziksel ve mental olarak bağımlılığı artar.
Verilen diğer örnekte; kan şekeri değeri normal olmasına karşın devam eden insülin tedavisi nedeniyle hastanın bilincini yitirmesi ve bu sırada meydana gelen çarpma nedeniyle deri bütünlüğünün bozulması suçun oluşumuna sebebiyet verebilecektir. Hastanın, belirli bir süre boyunca vücut dengesinin bozulduğu durumda da suç gerçekleşmiş olabilecektir zira mevcut durumunda da gerekenin yapılmamasına bağlı olarak hastanın sağlığında gerileme olmuş ve sağlığı bozulmuştur.
Söz konusu eylemde suçun manevi unsuru kasttır ancak eylem, ihmali bir davranışla gerçekleştirilmiştir. Kasten Öldürme (TCK m. 81) ve Kasten Yaralama ( TCK m. 86) suç tipleri ayrıca ele alınacaktır.
Taksirle Öldürme
“Madde 85- (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
İlgili Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen suça göre, taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, söz konusu suça sebebiyet vermiş olur. Örnekler kısmen değiştirilerek ifade edilecek olunursa; solunum destek cihazına bağlı bir hastanın hava yolu tıkanmıştır, cihazın alarm düğmelerini aktif hale getirmeyen veya bunun kontrolünü sağlamayan hemşire, havayolu tıkanıklık sorununu zamanında fark edemez ve gerekli müdahaleyi yapamaz, bu nedenle durumu ağırlaşan hastasını kaybeder.
Diğer örnekte; hastasının kan şekeri kontrolünü yapan hemşire, normal değerde olduğu görür ancak, damar yolundan devam eden insülin tedavisini durdurmayı, o sırada yaşanan acil bir durum nedeniyle unutur ve bu nedenle komaya giren hastasını kaybeder.
Somut olaylarda hemşire, hastasının ölmesini elbette istememiştir sonuç, hemşirenin dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği için gerçekleşmiştir. Hemşire sonucu istemez ancak sonuç öngörülebilir bir durumdur dolayısıyla taksirden söz edilebilir. Hemşire sonucu, öngörmesi gerektiği halde iş yoğunluğu nedeniyle dikkatsiz ve özensiz davranmış ve öngörememiştir dolayısıyla basit taksir olur. Ayrıca, söz konusu eylemlerde (olaylarda) suçlar, icrai değil, ihmali davranışlarla işlenmiştir. İcrai davranış, yapılmaması gereken bir eylemin yapılması iken ihmali davranış ise yapılması gereken bir eylemin yapılmamasıdır. İhmali bir davranış olsa da yine, bir eylemden söz edilir. TCK m. 83’e göre, daha az süreli bir ceza yaptırımına hükmedilir. Suçun manevi unsuru taksirdir. Taksirle öldürme suçu, kişilere karşı işlenen suçlardan hayata karşı işlenen suçlar grubundandır.
Taksirle Yaralama
“Madde 89- (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
- a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
- b) Vücudunda kemik kırılmasına,
- c) Konuşmasında sürekli zorluğa,
- d) Yüzünde sabit ize,
- e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
- f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.
(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;
- a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
- b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
- c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
- d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
- e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(5) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/5 md.) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.”
5237 sayılı Kanun’un 89. maddesinde düzenlenen suça göre bir kişi, taksirle başkasının vücuduna acı verirse, sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olursa, belirli bir süre hapis cezası veya belirli bir miktar adli para cezası ile karşı karşıya kalır. Suçun 2. fıkrası, belirlenen cezanın yarı oranında artırılan hallerini ortaya koyarken 3. fıkrası ise, belirlenen cezanın bir kat artırılan hallerini ortaya koymuştur. Örneğin yaralama sonucunda, yüzde sabit bir iz kalmışsa ceza yarı oranında artırılır, gebe bir kadının çocuğunun düşmesine neden olmuşsa, ceza bir kat oranında artırılır. Suçun 4. fıkrası, fiille birden fazla kişinin yaralanması durumunu ele almıştır. Söz konusu durumda, suçun 1. fıkrasında belirtilen cezadan daha fazla sürede bir ceza yaptırımına hükmedilir. Son fıkrada ise; suçun soruşturulabilmesi ve kovuşturulabilmesi için şikayet edilmesi gerektiği belirtilirken suçta, bilinçli taksir manevi unsurunun bulunduğu ve 1. fıkra dışındaki durumlarda şikayetin gerekli olmadığı, açıkça belirtilmiştir. Taksirle yaralama suçu, kişilere karşı işlenen suçlardan vücut dokunulmazlığına karşı işlenen suçlar grubundandır.
Ali Hemşire, mesleğinde beşinci yılını doldurmuştur. O gün, 08.00 – 18.00 mesaisine gelir, çalıştığı birim oldukça hareketlidir, saat 10.45 olmasına rağmen hastasının 10.00’daki antibiyotik tedavisi dozunu henüz uygulayamamıştır. Alelacele sıvı haldeki ilacı serum içine katarak seyreltir ve uygulamak için hastasının odasına gider. Hastanın baş tarafında yer alan ilaç infüzyonu cihazının kısa olan ikinci hattından, hazırlamış olduğu antibiyotik tedavisini takar ve hekim istemi doğrultusunda, yarım saatte bitecek şekilde ayarlar. Daha sonra, yan odadaki hastasının tedavisini uygulamak için oradan ayrılır. Aradan yaklaşık olarak 3 dk. geçer ve hastanın kızı büyük bir çığlık atarak odadan çıkar ve ‘annemi kurtarın’ diye bağırır. Ali Hemşire, hasta odasından derhal çıkar ve hastanın yanına varır. Hastanın bilinci kapanmıştır, hemen mavi kod uyarı sistemini harekete geçirir. Yapılan değerlendirmede, hastanın kan şekeri değerinin normalin çok altında olduğu tespit edilir, acilen damardan glukoz takviyesi yapılır ve hastanın bilinci açılır.
Yaşanan olaydan dolayı, Ali Hemşire şaşkın ve üzgündür, kısa bir süre sonra hastanın durumundaki ani değişimin nedenini anlar, bu durum ise kendisini daha da kötü hissetmesine neden olur. Şöyle ki, ilaç infüzyonu cihazının ilk hattından, kan şekerini düşürücü etkisi olan insülin ilacı, konsantre bir şekilde düşük miktarda hastaya gitmekteydi, hemşire ikinci hattan antibiyotik tedavisini yüksek miktarda uygulayınca, ortak hatta bulunan insülin ilacı da hastaya yüksek dozda gitti ve bu durum da hastanın kan şekeri değerinin iyice düşmesine neden oldu.
Dikkat ve özen yükümlülüğüne uymama durumu mevcuttur. Öngörülmesi gereken bir sonuç öngörülememiştir dolayısıyla Ali Hemşire, sonucun farkında değildir. Basit taksirle bir yaralama söz konusudur, suçun manevi unsuru taksirdir. Eylem icrai bir davranışla işlenmiştir.
Bilgilerinize saygılarımla sunarım.
Uzm. Hemşire Mehtap Tekin
(Dahili Bilimler Hemşireliği, Acil Bilimler Hemşireliği)